Başlıktaki bu çarpıcı sözler, Fransa Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Fabien Mandon'a ait. Fransa Belediye Birlikleri Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Rusya'nın 2030'a kadar Batı ile bir çatışma planladığını ve bu nedenle savaşa hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulamak istedi. Ancak kullandığı bu ifade, Fransa'da çok geniş yankı uyandırdı.

Mandon, Rusya'nın işgalde daha ileri gitmesini önlemek için Fransa'nın gerekli istihbarata, ekonomik ve demografik güce sahip olduğunu, ancak eksik olan yegane hususun 'ruh gücü' olduğunun altını çizdi. Esasında, Rusya'nın işgaline karşı 'ölmeye hazır olmamız' gerektiğini ifade etmek istedi. Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanı Catherine Vautrin, Mandon'ın sözlerinin arkasında durdu. Buna rağmen, kamuoyunda ve siyasi partiler arasında büyük bir tepki, infialoluştu. Zaten Batı ülkelerinin en büyük sorunu da, 'umursamaz', biraz da 'bencil' hayat tarzına fazla alışmış olmaları ve artık 'fedakârlık' yapmaya hazır olmamalarıdır. Mandon tam olarak bu konuda uyarıda bulunuyor; zira Rusya da bu zaafın farkında. Batı Avrupa'da ise, Almanya, İngiltere ve kısmen Polonya dışında, savaş maalesef kimsenin çok umurunda değil. Üstelik bu durum, ABD'nin Avrupa kıtasının güvenliğini artık eskisi gibi üstlenmeyeceğini açıkladığı bir döneme denk geliyor.

ABD'nin planına AB'den 'haklı' tepki

ABD'nin Ukrayna savaşını sonlandırmak amacıyla ısıtıp ısıtıp yeniden masaya getirdiği 'ateşkes' taslak anlaşması, Avrupa Birliği'nin tepkisine neden oldu. Brüksel'in tepkisinin sebebi; ABD'nin, Rusya'nın dondurulmuş varlıklarından $50 milyar dolarlık kısmına el koyması, AB'nin, Ukrayna'nın yeniden imarı için $100 milyar doları kendi bütçesinden ödemesi ve Rusya'nın Ukrayna'da işgal ettiği toprakları muhafaza etmesidir.

ABD'nin, sözde Ukrayna'ya NATO ayarında güvenlik garantisi vermeyi taahhüt etmesi de anlamsız görülüyor. Zira ABD, geçmişte Budapeşte Anlaşması'yla Ukrayna'ya nükleer silahsızlanma karşılığında verdiği güvenlik sözünü tutamamıştı. Ayrıca, ABD'nin Bosna-Hersek savaşını sonlandırmak amacıyla sağlanan Dayton Anlaşması da tam olarak işler durumda değil.