Bilim kurgu filmlerini aratmayan sahneler Pekin ve Şanghay'da artık günlük hayatın bir parçası. Boks yapan insansı robotlar, patlamış mısır servis eden mekanik kollar ve insan olmadan üretim yapan 'karanlık fabrikalar'... Peki, bu yeni endüstriyel devrim, küresel güç dengelerini nasıl altüst edecek
Geçtiğimiz Ağustos ayında Pekin'de düzenlenen Dünya İnsansı Robot Oyunları'nın açılış seremonisi, geleceğe dair bir fragman gibiydi. Droidler futbol oynuyor, engelli parkurları aşıyor ve hatta birbirleriyle dövüşüyordu. Bu sahneler, bir Hollywood prodüksiyonundan değil, Çin'in teknoloji ve üretimdeki yeni gücünün bir vitrininden ibaretti. Yıllardır süren sabırlı ve stratejik yatırımların ardından Çin, dünyanın geri kalanının belki de henüz tam olarak farkına varamadığı bir robotik devrimin eşiğine gelmiş durumda.
Eğer yapay zekanın bir sonraki adımı, 'bedensel zeka' yani fiziksel dünyada hareket edip görevleri yerine getirebilen robotlar ise, bu yarışın galibi şimdiden belli olmaya başlamış olabilir. Amerika Birleşik Devletleri yazılım, gelişmiş çipler ve temel araştırmalarda hala liderliğini korusa da, Çin; donanım, tedarik zinciri, seri üretim ve en önemlisi devlet desteği konularında arayı fersah fersah açıyor.
RAKAMLARLA EZİCİ ÜSTÜNLÜKUluslararası Robotik Federasyonu'nun (IFR) en son yayınladığı rapor, durumu net bir şekilde gözler önüne seriyor: Çin, geçtiğimiz yıl tek başına fabrikalarına yaklaşık 300 bin yeni endüstriyel robot kurdu. Bu sayı, gezegenin geri kalanının tamamının kurduğu robot sayısından daha fazla. Daha da önemlisi, bu robotların yarısından fazlası artık yerli üretim. Karşılaştırma yapmak gerekirse, aynı dönemde ABD fabrikaları sadece 34 bin robot kurulumu yaptı ve bunların büyük bir kısmı Japonya ve Avrupa'dan ithal edildi.
Bu rakamlar, sadece bir istatistik değil, aynı zamanda küresel üretim haritasının yeniden çizildiğinin de bir kanıtı.
BAŞARININ SIRRI: SHENZHEN'İN ATÖLYELERİPeki Çin bu başarıyı nasıl yakaladı Cevap, Shenzhen'den Hangzhou'ya kadar uzanan ve "mühendislik uygulama toplulukları" olarak adlandırılan inanılmaz verimli ekosistemlerde yatıyor. Eski Google CEO'su Eric Schmidt'in ofisinde Çin ve yapay zeka araştırmalarını yöneten Selina Xu, bu durumu "ayaklarımızın altındaki zeminin kaydığını hissettik" sözleriyle açıklıyor.
Bu ekosistemler, dünyanın en deneyimli üretim iş gücüyle, parlak mühendisleri ve gözü pek girişimcileri bir araya getiriyor. Bir robot geliştirmek için gereken aktüatörlerden sensörlere, pillerden en küçük vidaya kadar her şey, birkaç saat içinde bulunabilecek mesafede. Bu durum, yeni kurulan bir şirketin bile aylar içinde prototipten on binlerce birimlik seri üretime geçmesine olanak tanıyor.
Bu hızlı üretim döngüsü, maliyetleri de inanılmaz bir hızla aşağı çekiyor. Örneğin, Çinli Unitree firması, geçtiğimiz yıl 16 bin dolara sattığı insansı robotun yeni versiyonu olan R1'i bu yaz 6000 doların altında bir fiyatla piyasaya sürdü. Bu fiyatlar, on binlerce dolara mal olan Batılı rakipleriyle karşılaştırıldığında, pazarın dinamiklerini temelden sarsma potansiyeline sahip.
MADE İN CHİNA 2025Bu devrimin arkasındaki bir diğer itici güç ise Pekin hükümetinin kararlı politikası. Çin'in yaşlanan nüfusu ve azalan iş gücü, otomasyonu bir seçenek değil, bir zorunluluk haline getiriyor. "Made in China 2025" stratejisi kapsamında robotik ve yapay zeka, ulusal öncelik olarak belirlenmiş durumda ve bu alandaki şirketlere milyarlarca dolarlık teşvik ve destek sağlanıyor.
Halkın teknolojiye olan coşkusu da bu süreci hızlandırıyor. Şanghay'daki Dünya Yapay Zeka Konferansı gibi etkinlikler, birer teknoloji fuarından çok, geleceğin kutlandığı festivallere benziyor. Bu atmosfer, yeni nesil mühendis ve girişimciler için de büyük bir motivasyon kaynağı.
ROL MODELLER ARTIK SİLİKON VADİSİ'NDE DEĞİLBelki de en önemli değişim, girişimci profilinde yaşanıyor. Çin'in Jack Ma gibi Batı'ya hayranlık duyan eski nesil teknoloji milyarderlerinin aksine, 90'larda doğan yeni nesil kurucular, ilhamı kendi ülkelerinde buluyor. DeepSeek'in kurucusu Liang Wenfeng gibi tamamen Çin'deki üniversitelerde eğitim görmüş ve ağırlıklı olarak yerli yeteneklerle çalışan isimler, artık yeni rol modeller. Bu nesil, "Made in China" etiketini bir kalite ve dünya standartlarında üretim nişanesi olarak görüyor ve BYD (elektrikli araçlar), DJI (drone'lar) gibi küresel devlerin izinden gitmeye kararlı.
Peki tüm bunlar dünyanın geri kalanı için ne anlama geliyor Citi GPS tarafından hazırlanan bir analiz, 2050 yılına kadar dünyada 648 milyon insansı robotun olacağını öngörüyor. Bu robotlar, kendilerinden daha iyi, daha ucuz ve daha hızlı yeni robotlar üreterek kalıcı bir üretim avantajı ve devasa bir ekonomik potansiyel yaratacak.
Robot yarışı henüz bitmedi. Ancak Çin tam gaz ilerlerken, Batı geride kaldı. Batı gerekli adımları atmazsa 21. yüzyılın en belirleyici teknolojisine hakim olan Çin, sadece fabrikaları değil, geleceği de şekillendirecek. Ve o gelecek, büyük ihtimalle "Made in China" damgası taşıyacak.
MUSK'IN YAPAY ZEKA İMPARATORLUĞU: COLOSSUS 2!Elon Musk yıllardır roket, otomobil, uydu, beyin çipi derken her telden çalıyor ama yapay zeka liderleri sayılırken adı genelde sonlarda kalıyor. Bunun onu rahatsız ettiğini tahmin etmek için milyarder olmaya da gerek yok.
Musk çözüm olarak ABD'nin Tennesse Eyaleti'nin Memphis'te 'bir bilgisayardan fazlası'nı dikiyor: 114 dönümlük kampüs, milyon metrekareye yaklaşan dev veri merkezi ve bu merkezin kalbindeki yüz binlerce Nvidia çipi. Projenin adı: Colossus'un devamı olan Colossus 2.
Colossus, 2025 başında Elon Musk'ın xAI şirketinin Memphis'te kurduğu dev yapay zeka süperbilgisayar kampüsü. Burayı AI için rafineri gibi düşünün; petrol yerine elektrik ve veri yakıyor. Filmin devamı Colossus 2 ise daha çarpıcı.
Wall Street Journal'a göre hedef; ilk tesisteki 200 bin çipin üzerine, toplamda 500 bini aşan GPU (Yapay zeka çipleri) kümesi kurmak. xAI'nin Grok'u ve benzeri canavar modeller için adeta bir kas burası.
Bu merkezde faturanın "sadece çipler" kısmı bile en az 18 milyar dolar. Musk'ın yarışı kazanma tezi basit: Kim altyapının kralıysa modeli o eğitir. Peki ya elektrik. O kadar çok elektrik lazım ki şirket yakındaki doğal gaz santrali arazisini satın aldı.
Doğal gaz türbinleri de devreye alınınca çevre grupları "izinler tamam değilken çalıştırıldı" diyerek itiraz etti. Yaz sonunda 15 türbin için resmi izin çıktı, daha fazlası da masada.