Rusya yaptırımları sonrası ekonomi ve piyasalar

Japonya, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere, AB, ABD... Her biri kendi kapasitelerine göre yaptırımlar açıkladılar. Konunun muhatapları dahi tam olarak ne oluyor, kim neye dikkat etmeli bilemiyorlar. Peki bu karışıklıkta, neyi nasıl okumak gerek Ben kolay olsun diye üçe ayırıyorum bu yaptırımları. İlk kompartımanda Rusya'yı pek de zora sokmayacak olan yaptırımlar var. Daha önce yaptırıma tabi tutulmuş bankalara tekrar ceza vermek, bireylere çeşitli engellemeler uygulamak gibi. İkinci kompartıman ise daha acıtıcı tedbirlerden oluşuyor ve etkileri orta vadede hissedilmeye başlanacak. Hassas sektörlere ticaret yasakları gibi. Örneğin Rusya'nın telekom sektörüne, yazılım sektörüne gelecek olan kısıtlamalar bu sektörleri oldukça geri bırakabilir. Bu yaptırımların etkileri zaman içerisinde daha hissedilir olacak. Bu kompartımanın son koltuğunda ise bu turda açılmasını beklemediğim ve şu ana kadar özenle kaçınılan bir paket var. O da Rusların SWIFT sisteminden atılmaları. Yani dünyada günlük yaklaşık 50 milyon işlemi onaylayan, yılda sadece Rusların tahmini 800 milyar dolarlık işlem yapmalarına yarayan ve 11 bin küresel ortağı olan ödeme haberleşme sistemi. Eğer bu devreye girerse tam bir kaos olacaktır. Şimdilik bunu hesaba katmıyoruz. Bu ne zaman devreye girebilir Bilmek güç ancak eğer Kiev'e çok kanlı bir saldırı olur ya da tüm ülkeyi işgale kalkışırsa Ruslar... Son kompartımanda ise enerji yasakları var. Bu herkes için nükleer opsiyon. Gaz akışına kota koymak mümkün değil ancak kömür ve petrol satışlarına kota konabilir. Aynen İran'a yapıldığı gibi. Gel gelelim bu pek çok şeyi değiştireceği için zannediyorum ki kimse telaffuz dahi etmeyecektir. Keza buradan itibaren zararın herkese pay edileceği nokta geliyor. Yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi şu ana kadar gelen yaptırımlar tek tek ne olduklarından bağımsız olarak, ilk iki kompartımana denk geliyorlar. SWIFT hariç olmak üzere. Bu hali ile Rusya'nın ekonomik büyüme tahminlerini düşürmesi ve enflasyon beklentilerini yükseltmesi gerekecek. Elbette bu adımların Avrupa'ya da etkileri olacak. İşgalin enerji fiyatları üzerinden fazlaca enflasyon getireceğini ve Rus ekonomisindeki beklenen yavaşlamanın AB'den de 0.2-0.3 puan kadar büyümeyi tıraşlayacağını söylemek yanlış olmaz. İşte bu noktada İran ile olası bir anlaşma ve stratejik rezervler üzerinden ABD eşgüdümünde satışları beklenebilir. Petrol ne kadar düşük olursa bu kriz o kadar kolay atlatılacak. Ancak kabul edelim tüm enerji kompleksi artık yıl başına göre daha yüksek seviyelerden alıcı bulacak. Halihazırda Brent petrolde 15 dolara yakın risk primi köpük olduğunu hesaplıyorum. Sağlam bir çaba ile fiyatlar hiç olmazsa 90 dolar varil'e indirilmek zorunda. Bu olabilir... Ülkemize gelince, bahsettiğim olası yavaşlama ve risk iştahındaki düşüş ile ticaret kaynaklı bir yavaşlamadan nasibimizi ister istemez alacağız. Turizm açısından da riskler mevcut. Fakat hesaplamak zor. Sanırım