7Ekim'in ikinci yıldönümü dolayısıyla hafta sonu dünya çapında birçok kentte Filistin gösterileri yapılıyordu.
Ben de İngiltere'nin başkenti Londra'nın ünlü Trafalgar Meydanı'ndaki gösterideydim.
Londra'daki gösteriyi diğerlerinden farklı kılan iki unsur vardı.
İlki, geçen perşembe Manchester'daki sinagoga düzenlenen terörist saldırı dolayısıyla İngiltere'nin içinde bulunduğu atmosfer.
Suriye asıllı bir Britanya vatandaşı bıçakla iki kişiyi öldürdükten sonra sinagoga girmeye çalışırken polis tarafından vurularak öldürüldü. Üzerinde bomba düzeneği taşıyordu.
Britanya çapında infial yaratan bu terör saldırısının hemen ardından polis ve İngiliz hükümeti Filistin gösterilerine bir süre ara verilmesini istedi.
Başbakan Keir Starmer ülkedeki Yahudi cemaatinin yas sürecine saygı çağrısında bulundu. İçişleri Bakanı Shabana Mahmood ise Filistin yanlısı göstericilere "Biraz insanlık gösterin" diye hitap edip "Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda bu gösteriye katılanlar bizden değildir" anlamına gelecek bir açıklama yaptı.
Haberin DevamıAma bu çağrılara rağmen Trafalgar Meydanı tıklım tıklımdı.
Londra'daki gösteriyi farklı kılan ikinci unsur ise gösteriye katılanların çoğunun gözaltına alınacağını biliyor olmasıydı.
İngiltere'de haziran ayında bir hava üssündeki uçakları sprey boyalarla boyayıp 7 milyon Sterlin'lik bir zarara yol açan Filistin Eylem Grubu yasaklı örgütler listesine alındı. Ülke çapında bir süredir bu örgüte destek eylemleri düzenleniyor.
Çoğunluğu yaşlı insan hakları aktivistlerinden oluşan bir grup ellerinde "Soykırıma karşıyım. Filistin Eylem Grubu'nu destekliyorum" yazan pankartlarla sessiz bir oturma eylemi yapıyor.
Filistin Eylem Grubu, yasaklı örgüt ilan edildiği için bu pankartı taşıyan herkes terör örgütüne destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alınıyor.
Cumartesi günkü destek eylemi için sayıları bini aşkın gösterici bu pankartı taşıdı. 492'si gözaltına alındı.
Gösteriye katılanlarla sohbet etme imkânım oldu. Konuştuklarımdan bazıları pankart tuttuğu için kısa süre sonra gözaltına alındı.
Haberin DevamıPeki İngiliz hükümetinin "Gösterilere ara verin" demesine rağmen neden toplandılar
Meydanda tanıştığım, 80'ine merdiven dayamış İrlandalı Edward'a sordum bunu. Edward Bey şık takım elbisesiyle koltuk değneklerinden yardım alarak gelmişti protestoya. Ceketine İrlanda ve Filistin bayraklı rozetler takmıştı.
Tarihe Kanlı Pazar diye geçen Kuzey İrlanda'da 1972'deki katliam sırasında meydandakilerden biriymiş. Şöyle cevapladı sorumu: "O gün meydanda barışçıl gösteri yapan 13 sivil arkadaşımız açılan ateş sonucu öldü. Ama biz ertesi hafta yine aynı meydandaydık. Manchester'daki terör saldırısında 2 kişi yaşamını yitirdi. Ama aynı gün Gazze'de 72 Filistinli öldürüldü. Terör saldırısı dolayısıyla gösterilere ara verin denildiğinde terör kazanmış olur."
Haberin Devamıİrlanda çatışmasının içinden gelen biri olarak Filistin konusunda kararlı ve umutlu: "İsrail ve Filistin arasında tıpkı İrlanda'ya iki devletli çözüm getiren Hayırlı Cuma Anlaşması gibi bir barış gelene kadar gösterilere katılmaya devam edeceğim.
Şurası net: Trafalgar Meydanı'nda farklı inançlar, farklı etnik gruplar, farklı milletlerden oluşan bir kalabalık günümüzün en büyük vahşetlerinden birine karşı insaniyet adına bir araya gelmişti.
Aralarında Holokost kurbanlarının çocukları da vardı, Afrika'da yıllarca sömürge olarak yaşadıktan sonra prangalarından kurtulabilmiş ülkelerin vatandaşları da. Farklı inançlardan din görevlileri, en liberal "beyaz" Britanyalılar yine göstericilerin arasındaydı.
Haberin DevamıSarah ve Mary 60'lı yaşlarında iki İngiliz arkadaş. İkisi de insan hakları aktivisti. Gazze'deki katliamın bitmesi için tüm dünyanın daha çok sesini çıkarması gerektiğini düşünüyorlar.
Sarah'ya "Pankart taşıyacak mısınız" diye soruyorum. "Tabii ki" diye yanıtlıyor. "Geçen ayki eylemde de taşımıştım, bugün de taşıyacağım."
Sohbetimizden 15 dakika sonra Sarah'yı konserdeki bir rock star gibi 5 polisin kollarının üzerinde gözaltına alınırken görüyorum.