Kuzey İrlanda sürecinden PKK'ya çıkarılacak 7 ders
PKK'nın silah bırakmaya başlamasıyla birlikte yeni bir sürece girildi. Uzun, meşakkatli ve sabır isteyen bir süreç bu.
Yıllar süren terör ve çatışma sorununu çözmeye çalışıp başarılı olmuş az sayıda ülke var.
Bunlardan biri İngiltere. 30 yılı aşkın çatışmaların ardından Kuzey İrlanda-IRA sorunu 2000'lerin başında sulha ulaştı.
Kuzey İrlanda sürecinin kritik isimlerinden biri İngiltere adına müzakereleri yöneten Jonathan Powell'dı.
Geçenlerde Ahmet Hakan bir yazısında Powell'ın "Teröristlerle Konuşmak" kitabından bahsetti. Bu yazı vesilesiyle merak edip kitabı okudum.
Haberin DevamıBu bir teori kitabı değil. Teröristlerle masaya oturmuş bir müzakerecinin notları.
Kitabın yazarı da kendi deyişiyle bir "Barış güvercini" değil. Savaşların bazı durumlarda devletler için kaçınılmaz olduğunu düşünen bir realist.
Şüphesiz her ülkenin nevi şahsına münhasır sorunları var. Bir çatışma sürecinin çözümü başka bir ülkeye tamamen uygulanamaz. Ama Kuzey İrlanda'dan hiçbir ders çıkarılamayacağını söylemek de yanlış olur.
Kitaptan çıkardığım 7 ders şöyle:
1- Askeri çözüm tek başına yeterli değil
Hiçbir yerde terör sorunları sadece polis veya askeri yöntemlerle tamamen çözülememiştir. Sorunun kökeninde siyasi bir problem varsa, çözüm de siyasi olmak zorundadır. Askeri başarı, sorunu masaya getirir ama tek başına barış getirmez.
2- Diyalog olmadan şiddet sona erdirilemez
Çatışmanın tamamen bitmesi isteniyorsa, silahı elinde tutanlarla diyalog kurulmalıdır. Sadece merkeze odaklanmak yeterli değildir; şiddeti durduracak olanlar genellikle uçlardaki aktörlerdir.
3- Ön koşullar koymak genellikle hatadır
Terör sorununun bitişi, taraflardan birinin koşulsuz teslim olmasıyla gerçekleşmez. Onlara, mücadelelerinin bir anlamı olduğunu anlatacak bir anlatı gerekir. Ön koşullar müzakereleri tıkayabilir. Bu tür meseleler, müzakerelerin bir parçası olarak ele alınmalıdır.
Haberin Devamı4- Siyasi alan açabilmek
Demokratik hükümetler, terörist gruplar insanları öldürürken onlarla konuşuyor gibi görünemez; ama terörist gruplar da amaçlarına ulaşmak için siyasi bir yol olduğuna ikna edilmedikçe çatışmayı bırakmazlar.
5-Siyasi liderliğin önemi
Terörün bitim sürecinde liderler, siyasi kariyerlerini riske atacak cesarete sahip olmalıdır. Liderlik olmadan barış mümkün değildir. Silahsızlanma sonrasında süreç devam eder. Barışın kalıcı olması için sürekli çaba gerekir.
6-Silahsızlanma başlangıçtır, son değil
Silahsızlanma süreciyle, asıl iş yeni başlar. Anlaşmanın uygulanması ve topluma anlatılması için çaba iki katına çıkarılmalıdır. Taraflardan biri kazandığını, diğeri kaybettiğini düşünürse, anlaşma kalıcı olmaz.
Haberin Devamı7-Hiçbir çatışma çözülemez değildir
Ne kadar uzun ve kanlı olursa olsun, tüm çatışmalar çözülebilir. Sabır, siyasi liderlik ve doğru koşullarla toplumsal barış mümkündür.
GAZZELİ SUPERMAN
HOLLYWOOD'un süper kahraman filmleriyle aram pek yoktur. Buna rağmen yeni Superman filmi etrafında dönen tartışmayı görünce dayanamayıp sinemaya gittim.
Filme İsrail'den ve İsrail hükümeti yanlısı sosyal medya kullanıcılarından yoğun tepki var. İsrail'in kötü bir şekilde karikatürize edilip Superman'in Filistinlilere destek verdiğini düşünüyorlar.
Açıkçası bu tartışmanın bir sosyal medya balonu olduğu önyargısıyla sinemaya girdim.
Ve fakat o da ne Filmde ABD'nin müttefiki ve Netanyahu'yu anımsatan lideriyle Boravia, Gazze'ye benzer bir coğrafyada Jarhanpur halkının üzerine tankla tüfekle gidip topraklarını işgal etmesin mi
Haberin DevamıSuperman ABD dış politikasına karşı çıkarak masum Jarhanpur halkının yanında yer alıp Harvardlı akademisyenler gibi "hain" ilan edilmesin mi
Bir Hollywood eğlencesi izleyeceğimi düşünerek girdiğim sinema salonundan son yılların en sağlam politik filmini izleyerek çıktım.
Sanırım bu film Superman'in gerçek hikâyesini de yansıtan bir yapım.
Geçenlerde WSJ'daki bir yazıda öğrendim. Superman'ın yaratıcıları Jerry Siegel ve Joe Shuster 1920'lerde lise döneminden iki yakın arkadaşmış.
İkisi de akranları tarafından itilip kakılan iki cılız çocuk... Superman'i kendi olamadıkları her şey olarak tasvir edip yıllarca maruz kaldıkları zorbalıktan intikam için yaratmışlar.
Haberin Devamıİki arkadaş 1933'te bir kısa öykü olarak yayınladıkları Superman'in telif haklarını 5 yıl sonra 138 dolara satmış. Ve hayatları boyunca nafile bir şekilde bu telif hakkını geri kazanmaya çalışmışlar.
Siegel bir söyleşide şöyle demiş: "Ruhum yaralı. Ben Superman'i kalbimin içinden çıkardım. Umarım insanlar ben gittikten sonra bunu hatırlar."
Kim bilir belki de bu film sayesinde Siegel'ın yaralı ruhu da şad edilir.
Ama Filistinliler gerçek hayatta havalı kıyafetiyle beyaz bir Superman'ın gökten gelip kendilerini kurtarmayacağını çok iyi biliyor.
OY KULLANMA YAŞI 16'YA İNER Mİ
İNGİLTERE'de geçen hafta oy kullanma yaşı 16'ya indirildi