ABD Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack büyük ve sivri çıkışlar yapmayı seven sıradışı bir diplomat.
Bir gün Sykes-Picot anlaşmasını eleştiriyor diğer gün ulus-devlet düzenine isyan ediyor. Böylece bitmeyen teorik bir tartışmayı alevlendiriyor.
Oysa bu teorik tartışmanın aksine Amerikan yönetiminin sahadaki mastır planı çok daha sade.
Trump yönetimi, Gazze'yle birlikte Netanyahu'nun altüst ettiği Ortadoğu denkleminde fabrika ayarlarına dönmek istiyor.
Bunun için çatışmasız bir Ortadoğu'ya ve İsrail'le diyaloğu olan komşulara ihtiyacı var.
Eğer Gazze'de kalıcı barış sağlanabilirse, Trump yönetimi açısından en büyük başarı bir sonraki adımda bu fabrika ayarlarını tekrar kurmak olacak.
Son birkaç günde bu yönde atılan adımlar dikkat çekiyor. Önce Mısır Devlet Başkanı Sisi ile Netahyahu'nun Trump'ın arabuluculuğunda buluşacakları iddia edildi.
Axios'un haberine göre buluşmanın tek şartı İsrail'in Mısır'a gaz satışına onay vermesi. Trump bir kez daha ekonomik diplomasi kartını kullanarak iki ülke arasındaki bağları onarmaya çalışıyor.
Haberin DevamıYine pazar günü, Mossad Başkanı David Barnea'nın Beyaz Saray'da Katarlı yetkililerle bir araya geldiği iddia edildi.
Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ev sahipliğindeki toplantı, İsrail'in eylül ayında Doha'da yaptığı saldırı sonrasında ilk temas.
Trump yönetimi, iki moderatör ülke olan Katar ve Mısır'ın İsrail'le temas kurmasını sağlayarak Gazze Planı'ndaki başarı şansını artırmaya çalışıyor.
Barrack'ın Özel Temsilci olduğu Suriye'de de benzer bir tablo dikkat çekiyor.
Şimdiye kadar Şara hükümetine destek çıkan Trump yönetiminin en önemli hedeflerinden biri istikrarlı bir Suriye'nin İsrail'le iyi bir ilişki içinde olması.
Özetle ABD, Ortadoğu'da Gazze öncesindeki fabrika ayarlarına dönmek istiyor.
Ama bütün bunlar için önce Gazze Planı'nın başarılı olması gerekiyor.
Sonrasında Trump yönetiminin bu konudaki en büyük sorunu muhtemelen bir kez daha Netanyahu'yu dizginlemek olacak.
BİR TARİHÇİNİN GAZZE'DE 33 GÜNÜ
Haberin DevamıFRANSIZ tarihçi Jean-Pierre Filiu geçen kış yabancı basının girmesine izin verilmeyen Gazze'ye Sınır Tanımayan Doktorlar'la birlikte girmeyi başardı.
33 gün boyunca Gazze'deki katliamda çocukların ölümüne, evlerini yitiren insanların çaresizliğine ve bir şehrin yerle bir edilmesine tanıklık etti.
Filiu, yakın zaman önce bu tanıklığı bir kitaba dönüştürdü.
Karşılaştığı manzarayı şöyle anlatıyor: "Daha önce pek çok savaş bölgesinde bulundum. Ukrayna'dan Afganistan'a, Suriye, Irak ve Somali'ye kadar pek çok savaş alanı... Gelin görün ki asla ama asla Gazze'deki gibi bir manzaraya rastlamadım. Şimdi İsrail'in uluslararası medyaya böylesine korkunç bir sahneye erişimi neden engellediğini daha iyi anlıyorum."
Haberin DevamıGazze'de Filiu'nun tanıklık ettiği en sarsıcı olaylardan biri savaş kayıpları olarak bile kayıtlara geçmeyen bebeklerin ölümü.
Yıkıntılardan sahil şeridine kaçan ailelerin çadırlarında geçirdiği bir geceyi anlatıyor. 9 derece sıcaklıkta hipotermiye giren üç bebeğin hastanede kurtarılamayışına şahitlik etmiş.
"Bu üç bebek, savaşın resmi kayıpları içinde yer almayacak bile" diyor.
Filiu, 33 günün ardından 21 Ocak'ta Gazze'den ayrılmış. "Ama Gazze'den geri dönemedim" diye anlatıyor. "Orada iki milyon kadın, erkek ve çocuğun yaşadığı dehşet hiç aklımdan çıkmayacak."
BEŞ BAŞBAKAN ESKİTEN KEDİ
FOTOĞRAFTAKİ arkadaşın adı Larry.
İngiliz siyasetinin son 15 yıldaki tartışmasız en başarılı ismi.

2