Avrupa Birliği'nden geriye kalan tek kriter

ALMAN Şansölyesi Merz'in ziyaretiyle Avrupa Birliği gündemi uzun bir aranın ardından tekrar hatırlandı.

Merz, AB üyeliği için önce "Türkiye'nin hak ettiği karşılığı görmesi durumunda çok kısa sürede ciddi mesafe alabiliriz" dedi. Sonra Kopenhag Kriterleri'ni hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Türkiye'nin de "Ankara Kriterleri" olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin AB üyeliği süreci, 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nı esas alırsak 62 yıllık inişli-çıkışlı bitmeyen bir macera.

Ben AB üyeliğinin hem Türkiye hem Avrupa açısından faydalı olacağını düşünenlerdenim.

Hatta birliğin içinde bulunduğu ataletten kurtulmasının yolunun Türkiye'nin üyeliğinden geçtiğini düşünüyorum.

Ancak güncel tabloda iki tarafın çıkar ortaklığının üyeliğe dönüşmesi çok mümkün gözükmüyor.

Bugünkü haliyle AB'nin dünyaya satabileceği en büyük hikâye, hukukun üstünlüğü olabilir.

Bunu küçümsemek için söylemiyorum. Hukuk devleti, AB'nin kurucu ilkeleri arasında en temel değerlerden biri.

Haberin Devamı

Ancak AB'nin mevcut durumuna baktığımızda kendi üyelerinin diğer Kopenhag Kriterleri'ni karşılamaktan uzak olduğu da söylenebilir.

Almanya'dan Fransa'ya, yükselen aşırı sağ ve hükümet krizleri, "İstikrarlı demokrasi" ve "Azınlıkların korunması" kriterini aşındırmış durumda.

Birlik üyesi birçok ülkenin Gazze sınavında "İnsan haklarına saygı" kriterini askıya aldığını iddia etmek mümkün.

Ekonomik kriterler açısından ise manzara daha karamsar.

Şu anda AB'nin Euro'ya geçiş için gerekli Maastricht Kriterleri'nin hepsini karşılayabilen bir üyesi bulunmuyor.

Üstelik bu kriterler halihazırda Euro kullanan üyelere bugün uygulansaydı, çoğu sınıfta kalacaktı.

Zaten AB için bugün en büyük sorun da bu.

Alman Şansölyesi'nin Türkiye ziyaretinden bir gün önce ünlü ekonomi gazetesi Financial Times'ta (FT), "Almanya'nın eriyen ekonomi fırsatı" başlıklı bir başyazı yayımlandı.

Yazı, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından en uzun ekonomik durgunluk dönemine giren Almanya'nın, Merz'in seçimiyle umutlandığını ama umutların kısa sürede eridiğini anlatıyor.

Avrupa'nın en büyük ekonomisi, imalat sektörünü bürokrasiye kurban etmek üzere. Dahası Çin ve ABD arasındaki gümrük tarifeleriyle kızışan savaşta en büyük zaiyatı almış vaziyette.

Haberin Devamı

FT, Almanya'da merkezi siyasetin çöküşünü engellemenin tek yolunun sanayiyi yeniden ayağa kaldırmak olduğunu söylüyor. Bunun için üç kriter var: Bürokrasiyi azaltmak, yeni teknoloji yatırımlarını teşvik etmek ve uluslararası genç yetenekli nüfusu ülkeye çekmek.

Türkiye'nin tekrar AB gündemine gelmesini biraz da buradan okumakta fayda var.

'FİLİSTİN'İN MANDELA'SI SALINACAK MI

İSRAİL ve Hamas ateşkesinin ilk aşamasında serbest bırakılması istenen Filistinli mahkûmlar arasında yer alan Mervan Bergusi'nin durumu enteresan bir hal almış vaziyette.

23 yıldır cezaevinde tutulan Bergusi, iki devletli çözümün en çetin savunucularından biri.

El Fetih kökenli olmasına rağmen Hamas tarafından da Filistin davasının en saygın isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Haberin Devamı

İsrail tam da bu yüzden Bergusi'yi bırakmak istemiyor.

Ancak geçen günlerde ABD Başkanı Trump, İsrail'e "Bergusi'nin Gazze'ye liderlik etmesi için salınması" talebinde bulunabileceğini söyledi.

Ardından aralarında eski devlet başkanları ve siyasetçilerin bulunduğu 29 isim Trump'a İsrail'e bu konuda baskı yapması çağrısında bulundu.

Önceki gün BBC'ye konuşan Bergusi'nin kuzeni de Batı Şeria'nın sessizce "kutlamaya" hazırlandığını söyledi.

Bu konuda bir kazan kaynıyor. Bergusi gerçekten özgürlüğüne kavuşursa klişe tabirle "Ortadoğu'da bazı kartlar yeniden dağıtılır."

Mervan Bergusi