Halife Atatürk'ten Halife Erdoğan'a İslam dünyası

Devlet-i Aliyye (Osmanlı İmparatorluğu) 1. Dünya savaşında parçalandı.

Adeta paramparça oldu.

Vatan toprakları neredeyse 100 parçaya bölündü.

Vatan topraklarımız hala bölünmeye, parçalanmaya devam ediyor.

İsrail terör örgütü, vatan topraklarımızda bir işgalci ve Filistin topraklarımızı hala işgal etmeye devam ediyor.

*

İttihat ve Terakki yönetiminin yaptığı en büyük hatalardan biri de Osmanlı Devletini 1. Dünya savaşına sokmasıydı.

İttihat ve Terakki yönetiminin hataları yüzünden, İslam toprakları işgale uğradı.

Misaka-ı Milli sınırlarını bile koruyamadık

Savaştık, mücadele ettik, elimizden geleni yaptık, … ama, bütün topraklarımızı kurtaramadık.

*

Biz mi (İttihat ve Terakki) Araplara ihanet ettik, Araplar mı bize ihanet etti

İttihat ve Terakki yüzünden Türkler, Araplar, Türkmenler, Kürtler, … bütün Osmanlı vatandaşları perişan oldu.

Kürtlerin önemli bir kısmı Türkiye topraklarının dışında kaldı.

En fazla Araplar acı çekti.

Arapların yaşadığı toprakları düşmandan kurtaramadık.

Suudi Arabistan, Libya, Mısır, Filistin, Irak, Ürdün, Lübnan, Suriye, … topraklarımızı, … velhasıl bütün Arap nüfusumuzun yaşadığı neredeyse bütün topraklarımızı, düşman işgalinde bırakmak zorunda kaldık.

*

Bütün topraklarımızı düşman işgalinden kurtaramadan, Lozan Barış Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldık.

Halifelik makamını da TBMM uhdesinde ve Cumhurbaşkanı makamında (şahsında) temsil ederek, kaldırmak zorunda kaldık.

*

Halifelik TBMM uhdesine alınarak, Cumhurbaşkanlığına dönüştürüldü

Yani Halifelik makam değişikliğine uğradı.

Osmanlı Cumhuriyeti Devleti adını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak değiştirdik.

Osmanlı Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir devamı olarak yoluna devam ediyor.

Osmanlı parçalandı ama, bitmedi. Bitirilemedi.

Osmanlının mirasçısı olarak; Osmanlı atalarımızın yolunda, yolumuza Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, bütün İslam dünyasının doğal lideri, Hilafetin tek temsilcisi olarak devam ediyoruz.

*

Halifeliği kaldıran kanunun metni: 3 Mart 1924, Kanun No 431:

"Madde 1: Halife halledilmiştir. (görevden alınmıştır). Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan hilafet makamı mülgadır (kaldırılmıştır).", TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, C.7, s. 34-67.

*

Mündemiç: bir şeyin içinde saklı bulunan, var olan

Mülga : varlığı kaldırılan, kapatılan.

Halifelik TBMM'de (manevi şahsında) saklıdır

Halifelik TBMM şahsında saklı olarak, günümüze kadar, devletin en üst makamı olan Cumhurbaşkanı unvanıyla devam etmiştir.

*

Aslında Mustafa Kemal Atatürk Hilafeti kökten kaldırmadı.

Şartlar uygun olduğunda tekrar Hilafete dönülebileceğini hesaplamıştı.

Ondan dolayı da Halifelik TBMM şahsında devam etmiştir.

*

Atatürk'ün planı kendisini Halife olarak ilan etmekti.

Ama şartlar oluşmadı.

İç ve dış dengeler buna fırsat vermedi.

Atatürk Cumhurbaşkanı (Halife) olarak devam etti.

Halife yerine Cumhurbaşkanı ünvanını kullandı.

*

Gazi Mustafa Kemal Atatürk korktuğu için değil; zamanı gelince Hilafet düzenini kurmak, Halifelik ilan etmek için, Halifeliği TBMM şahsında ve Cumhurbaşkanlığı makamında saklı bırakarak devam ettirmiştir.

*

Devlet kurumlarında süreklilik

Devlet kurumları birbirinin devamıdır.

Bütün devlet kurumlarında (jandarma, itfaiye, polis, …) süreklilik vardır.

Halifeliği TBMM şahsında devam ettiren Atatürk, aslında Halife Abdülmecid'den sonraki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk Halifesidir.

Atatürk'ten sonraki bütün Cumhurbaşkanları aynı zamanda resmi olarak ilan edilmemiş birer Halifedir.

Bu durumda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Halife'dir.

Son halifemiz şuanda Erdoğan'dır.

Erdoğan'dan sonraki Cumhurbaşkanı da Halife olarak devam edecektir.

*

Cumhurbaşkanı ünvanına Halife eklenebilir

Halife Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şeklinde olabilir.

Ya da Cumhurbaşkanı yerine bunu karşılayan Halife kavramı direk de kullanılabilir.

Halife Recep Tayyip Erdoğan

*

Saltanatın kaldırılmasının ardından Kasım 1922'de TBMM hükümeti tarafından Abdülmecid Efendi halife olarak atandı. Abdülmecid Efendi, Halife olan son Osmanlı hanedanı üyesiydi. Abdülmecid Efendi, Halifeliğin TBMM uhdesine alınmasından sonra, 3 Mart 1924'te ailesiyle birlikte İsviçre'ye gönderildi.

*

Son Osmanlı Halifesi ve son Osmanlı Padişahı Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk saltanatı kaldırmış, Halifeliği kaldırmamıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Hilafeti, zamanı geldiğinde tekrar ilan edilsin diye, GAZİ TBMM şahsında ve Cumhurbaşkanı ünvanıyla devam ettirmiştir.

*

Osmanlı Cumhuriyeti - Devlet-i Aliyye - Osmanlı İmparatorluğu'nun son Halifesi ve son Padişahı, Osmanlı Ordusunun bir askeri olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.

*

Atatürk ve TBMM halifeliği doğrudan "kaldırıyoruz" deyip kaldırmamıştır. "Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiçtir" biçimindeki bir gerekçeyle kaldırılmıştır. Yani "Halifelik TBMM'de (manevi şahsında) saklıdır" Sadece makam değişikliğine uğramıştır.

*

3 Mart 1924 pazartesi günü TBMM'de yapılan halifeliğin kaldırılmasıyla ilgili görüşmelerde konuşan birkaç milletvekilli de bu hakikati ifade etmişlerdir.

*

Meclis Zabıt Ceridelerinde milletvekillerinin ifadeleri aynen böyle geçmektedir.

Tunalı Hilmi Bey (Zonguldak): "Hilâfetin ilgası deniliyor arkadaşlar. Ben, hilâfetin ilgasını kabul etmiyorum arkadaşlar. Hilâfet ilga edilmiyor. Hilâfetin makamı kaldırılıyor. Hâlbuki hilâfet mevcuttur arkadaşlar. İmamet de burada, hilâfet de burada." (Bravo hayır sesleri).

Şeyh Safvet Efendi (Konya): "Binaenaleyh mademki bugün hak ve adil üzere icrayı Hükümet ancak cumhuriyetle kaimdir ve idare-i hazıranızda hamdolsım bir idare-i cumhuriyedir. Hilâfetin mahiyeti aklen ve mantıken Büyük Millet Meclisinin şahsı mânevisinde tamamiyle tecelli etmiş oluyor. Şu halde Dini İslâm'ın kasdeylemiş olduğu hilâfetin hakikati bu Meclisi Muazzamın şahsı mânevisinde tecelli etmekte…"

Halit Bey (Kastamonu): "…Bendeniz bu son sözü yani mülgadır sözünü açıkça söylemeyi ve kaydını şer'an değil siyaseten büyük bir mahzur telâkki ediyorum." deyince,

Tunalı Hilmi Bey: "O halde kapalı kaydedelim!" demiştir. Bunun üzerine

Halit Bey (Devamla): "Büyük Millet Meclisinin şahsiyeti mâneviyesinde deriz. Doğrudan doğruya mülgadır demek hatalıdır." demiştir.

*

Tunalı Hilmi Bey, "Büyük Millet Meclisinin şahsında mündemiçtir" karşılığını vermiştir.

Meclis'teki tartışmalara göre; TBMM'de Şeyh Saffet Efendi, Halit Bey ve Tunalı Hilmi Bey arasındaki konuşmalarda "Halifelik TBMM'nin manevi şahsında mündemiçtir" ilkesi net olarak konuşulmuştur. Halit Bey'in halifelik, "açıkça mülgadır (kaldırılmıştır) demenin hatalı olduğunu" belirtip "Büyük Millet Meclisi'nin şahsiyeti maneviyesinde deriz." demesinden sonra Tunalı Hilmi Bey'in, "O halde kapalı kaydedelim" diyerek "Büyük Millet Meclisi'nin şahsında mündemiçtir" demiştir. Bu tartışmalardan da anlaşılacağı üzere, Hilafet Sistemi kaldırılmamıştır. Halifelik, TBMM uhdesinde ve devletin başı olan Cumhurbaşkanı şahsında devam etmektedir.

*

Tunalı Hilmi Bey, halifeliğin "TBMM'nin manevi şahsında" olmasıyla, "TBMM'nin şahsında mündemiç" olmasının aslında aynı anlama geldiğini belirtmiştir. Yani Tunalı Hilmi Bey, "açıkça" halifelik "mülgadır" (kaldırılmıştır) ifadesi yerine, zaten kanun maddesinde "kapalı" olarak halifelik "TBMM'nin şahsında mündemiçtir" denildiğini belirtmiştir.

*

Halifeliğin kaldırıldığı 431 Nolu Kanun'da halifelik açıkça "ilga edilmemiş", Tunalı Hilmi Bey'in ifadesiyle "kapalı" olarak "TBMM'nin şahsında mündemiç" olarak "ilga edilmiştir."

*

Gazi Mustafa Kemal Atatürk,

"Halife reis demektir; emir demektir, sultan demektir. Şekl-i hükümete göre başında bulunan adamın alması lazım gelen isimlerdir."

Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk,

"Hilafet demek idare, hükümet demektir." Demiştir.

*

Rasih Efendi (Kaplan), Müslüman ülkeler halkının Atatürk'ün halife olmasını istediğini Atatürk'e ilettiğinde Atatürk, "Siz din bilginlerindensiniz. Halifenin devlet başkanı demek olduğunu bilirsiniz…" demiştir.

Atatürk'e göre;Hhilafet "şura'dır, "danışma"dır, "adaletli yönetim"dir; yani Meclistir.

*

Gazi Mustafa Kemal Atatürk: "…Peygamber bile kendiliğinden iş yapmayacaktı. Danışma ile yapacaktı. (…) İlahi emir böyledir. Diğer bir esas da adalet esasıdır. Şura adaletli olacaktır. Adaletsiz bir şura Allah'ın emrettiği bir şura olamaz.(…) İşte bizim Meclisimiz ve onun içindeki kişilerden oluşan hükümet dinin tamamıyla emretmiş olduğu bir şekilde ve niteliktedir. Buna karşın başkaca bir Hilafet makamı söz konusu olabilir mi"

*

Kısacası Atatürk'e göre de halifelik; TBMM'dir, hükümettir.

Milleti, TBMM'yi, bütün devlet kurumlarını temsil makamı olan Cumhurbaşkanı, aynı zamanda Halifedir.