Motosiklet meselesi!

Türk sinemasının, Yeşilçam filmlerinin yakışıklı, unutulmaz isimlerinden Engin Çağlar'ı

kaybettik.

Genç kızlığımızda, en çok hayaller kurduğumuz zamanlarda, filmlerini izlediğimiz ve çok

sevdiğimiz adam.

İstanbul'da Şişli'de karşıdan karşıya geçerken, bir motosikletli çarpıyor ve ölümüne sebep

oluyor.

Bir hafta önce check-up yaptırmış, hiçbir sağlık sorunu olmayan adam, dikkatsizlik

yüzünden canından oluyor.

Hayatını kaybediyor.

İnsanın!

Ne münasebet diyesi geliyor değil mi

Ne münasebet yani.

Görüntüleri defalarca ve içim acıyarak defalarca izledim.

Sadece bir kaza diyebilir miyiz

İnanın.

Kimse diyemez.

Farkında mısınız motosiklet kazaları ne kadar arttı.

Yolda yürüyemez hale geldik, benim de defalarca, korkudan ne yapacağımı bilemediğim,

korktuğum durumlar oldu.

Sinyal vermiyor, sessizce çat diye önünüze çıkıyor.

Ya da o kadar süratli geliyor ki, bu süratle mutlaka birine çarpacak.

Yaya olarak büyük sıkıntı.

Araç içindeyken ise, yan aynadan göremiyorsun aniden önüne çıkıyor.

Kuryeler var.

Evlere, iş yerlerine sipariş yetiştirmeye çalışıyorlar.

Zamanla yarışıyorlar, kendi hayatlarını da tehlikeye atıyorlar.

Onlara da çok üzülüyorum.

Tamam.

Ama, bu mazeret kabul edilebilir bir şey değil ki.

Senin hızlı ve kontrolsüzce gitme sebeplerin, diğer insanların ölümüne sebep olamaz ki.

Hayat değişiyor, şehirler değişiyor, ama trafikteki cehalet ve aymazlık hiç değişmiyor.

Geldiğimiz noktada, araç sorunumuz var evet, ama daha büyük motosiklet sorunumuz da var.

Hiç kimse, kimseye saygı duymuyor.

Trafik terbiyesiz insanlarla dolu.

Bırakın insanların ömrü kendi kaderi olsun, sen niye başkasının kaderini değiştiriyorsun.