Öylesine insan cehennemi var ki, öylesine yalan dolan ve insan riyakarlığı var ki!
Görmek, bilmek ve duymak istemiyorum.
Ben Bodrum'dan döneli 1 ay kadar olmuş.
Evde derin derin nefes alıyorum, ben Bodrum'u çok özledim.
Aslında anlıyorum ki ben maviyi çok özledim.
Deniz mavi
Gökyüzü mavi.
Biliyorsunuz ki, anılar terk edilmiş şehirler gibidir.
Bodrum'da bütün anılar mavi rengin içinde saklanır.
Mavi sadece hüznün, yalnızlığın ve yorgunluğun rengi değildir.
Eğer sen maviye baktığında, derin mutluluk ve huzur hissediyorsan, mavi senin rengindir.
Ve.
Senin mavin huzurdur.
Aslında, kafasında çiçekler taşıyan kadın hayalinin rengidir mavi.
İstanbul'a bak.
Karmaşaya bak.
Her gün evimize, kalbimize giren haberlere bakın.
Can dayanmaz öyle değil mi
İnsan ömrü bir kere ve tek kere.
Ne münasebet ve neden hak ediyoruz ki.
Sabahtan akşama kadar, insanın aklına bin türlü sorular soran insan hikayeleri.
Cinayetler, tacizler ve şiddet haberleri.
Hastalıklı sorular hep aklımızda.
Ertelemek de imkansız.
Bir bir aklımızdan, kalbimizden hesap soruyorlar sanki.
Sanki.
Başlangıcı var her şeyin.
Ama, sonucu yok hiçbir şeyin.
Her şey sonuçsuz sanki.
İzin versen seni yoracak.
İzin versen seni yenik düşürecek.
Sanki rüzgarlı savaşlar var ve içinde boş boş ve sonuçsuz savaşıyorsun duygusu yaşatıyor insana.
Çokluk var.
Ve aslında yokluk var.
Eh yani.
Maviyi özlersin tabi ki.
Mavi, yüreğinde ki deniz kokusunu özlersin tabi ki.
Bütün güzel bildiğin sözcüklerinin anahtarlarını mavi denize atmak istersin tabi ki.
Bütün bildiğin duaları mavi gökyüzüne bakarak edersin tabi ki.
Eh.
Hiç anlatamadığı acılarını ve hatırlamak istemediği anılarını, maviye bakarak avutan kadınlar var değil mi