Bir yer bulalım dünyadan uzak!

Zincir olmayan, küçük bir mahalle marketindeyim ve alışveriş ediyorum.

Kasadaki hanımefendiyi uzun süredir tanıyorum.

Sohbet ediyoruz.

Sabah erken saat olduğu için, gazete dağıtım servisi geliyor ve gazeteleri bırakıyor

Küçücük bir koli.

Aaa diyorum gazetelerin sayısı ne kadar az.

Eskiden gayeleri dağ gibi gelirdi ve almak için insanlar kuyruğa girerdi, diyor.

Şimdi artık kimse gazete almıyor.

Eh gazetenin en ucuzu 15 TL olursa, kim hangi gazeteyi nasıl alsın.

Hanımefendi diyor ki.

Gazete okumuyorum, buraya gelen gazeteye başlığı ne acaba diye yan gözle bakmıyorum, haber hiç izlemiyorum.

İnanın hiçbir şeyden haberim yok.

İnanın hiçbir şeyi bilmek istemiyorum diyor.

Marketteki malımı biliyorum, satıyorum ve evime gidiyorum dedi.

Ah dedim.

Bıkmış herkes.

Yılmış herkes.

"Bir yer bulalım dünyadan uzak" şarkısına ne kadar çok insan eşlik etmiş.

Ben kendime baktığımda çok gayret ediyorum ama başaramıyorum.

Kapatamıyorum kendimi.

Haberlere bakıyorum, gazetelere bakıyorum, sosyal medyaya bakıyorum.

Bakıyorum, anlıyorum ki her şeyden haberim var.

Yeter be.

Ne münasebet diyorum kendime.

Bakın şimdi habere.

Adnan evli ve 35 yaşında üniversite öğrencisi Seray ile aşk yaşıyorlar, Adnan bir zaman sonra kızı terk ediyor, kız buna çok bozuluyor ve sen dur bak sana neler edeceğim diyor.

Seray ve bir de arkadaşı varmış Tülay, gidip Adnan'ı kaçırıyorlar, adam şikayetçi oluyor ve davaya sonunda bunlar 2 yıl hapis cezası alıyor.

Kızlar, sen şikayetçi mi oldun bak sana neler edeceğiz diyor, sonra gidip adamın evinin kapısına dayanıyor ve adamın günahsız karısı Özge'yi bıçaklıyorlar ve zavallı kadın maalesef ölüyor.

Film senaryosu ve dizi senaryosu olsa, bu kadar olmaz deriz değil mi.

Değil.

Aşk yalanın maskarası olmuş, katiller doğurmuş.

Gerçek olarak yaşanmış, gencecik suçsuz günahsız bir kadın, gencecik iki katil kadının elinden ölmüş.

Ben niye biliyorum bu meseleyi, bu acımasız konuyu, ne münasebetle.

Kendime dünyadan uzak bir yer bulalım demediğim için.

Daha neler var neler.

Ah, eskiden sadece omuzlarına aldığın çocuklarının yükü olurdu.

Şimdi hayatta ne varsa işte senin omuzlarında yük.

Evinin önüne geldiğinde kapıya bırakacağın yük yok artık.

Başını yastığa koyduğunda, hayallerinin yerine hayatın yükü kafanın içinde tsunami misali.

Hepsi kafanda, sırtında ve omuzunda.

Ne olur.

Bir yer bulalım dünyadan uzak.