Kim istemez ki çocukluğunun tatlarını hatırlarken, aynı zamanda yenilikçi bir bakış açısıyla şekillenen, geleceğe dair güven veren bir vizyonun içinde olduğunu hissetmeyi İstanbul'da yoğun kar yağışının olduğu bir günde, Ümraniye'de yeni bir konsepti keşfetmek ve McDonald's Türkiye'de gıda güvenliği ile müşteri deneyiminin nasıl şekillendiğini öğrenmek için McDonald's Türkiye CEO'su Mwaffak Kanjee ile keyifli bir deneyim yaşıyorum
McDonald's Türkiye'nin Ümraniye Yamanevler restoranında yaşadığım deneyim, yalnızca bir hızlı servis restoranı (quick service restaurant) ziyaretinden öteye geçti; çocukluğuma bir yolculuk, lezzetin ve güvenilirliğin bir manifestosu oldu. McDonald's Türkiye CEO'su Mwaffak Kanjee ile, markanın şeffaflık ve gıda güvenilirliği ilkelerini nasıl titizlikle uygulandığından, teknolojik gelişmelere, modern yaşam tarzlarına uygun restoran tasarımlarından, dünyada birçok örneği olan Türkiye'de de uygulanan Ray konseptine, sektör ortalamasının üzerinde sağladıkları istihdam etkisinden, müşteri deneyiminin nasıl şekilleneceğine kadar birçok önemli gelişmeyi konuştuk. Restorana adımımı attığım anda beni etkileyen mimari detaylar ve konsept oldu. Dijital sipariş ekranları sayesinde sipariş süreci son derece pratik ve hızlı hale getirilmişti. Yemek alanının hijyen standartları New York ve İstanbul'daki en üst düzey restoranlarla yarışır seviyedeydi. Özellikle çocuk alanının genişliği ve temizliği dikkat çekiciydi; bu, aile dostu bir restoran yaratma konusundaki özenin somut bir göstergesiydi.
Siparişim kısa sürede masama ulaştığında, Big Mac'in ilk ısırığında çocukluğumun lezzet anıları canlandı. Ancak bu deneyimi eşsiz kılan yalnızca nostalji değildi; McDonald's'ın gıda güvenliği konusundaki hassasiyeti, her lokmada kendini hissettirdi. Patateslerin 100 bitkisel yağda kızartıldığını, kullanılan ekmeklerin uzun fermentasyon sürecinden geçirilerek el değmeden üretildiğini öğrenmek, tüketici olarak duyduğum güveni pekiştirdi. Ketçap gibi basit görünen bir detay bile aslında büyük bir titizlikle üretiliyordu. McDonald's'ın tedarik zincirinde kullandığı domatesler dalından tek tek toplanıyor, hiçbir koruyucu madde eklenmeden doğal lezzetini koruyarak sofralara ulaştırılıyordu. Bu özen, et ve tavuk ürünlerinde de kendini gösteriyordu. Etler, Namet Erşan Et'in modern tesislerinde işleniyor, tavuklar Banvit BRF ve Gedik firmalarından tedarik ediliyordu. Üstelik her aşama dijital sistemlerle izlenerek kalite ve güvenlik sağlanıyordu.
Mwaffak Kanjee ile yaptığımız sohbette, kadın çalışanların sayısının dikkat çekici olduğunu ve son derece stil sahibi giyindiklerini söyledim. Bu yorumum üzerine Kanjee'den McDonald's Türkiye'nin sektördeki kadın istihdam oranını nasıl artırdığını da öğrendim. 2024 itibarıyla McDonald's Türkiye'de kadın çalışan oranı 48,9'a, üst ve orta düzey yönetici pozisyonlarındaki kadın oranı ise 40,3'e ulaşmıştı. Bu rakamlar, yalnızca restoran zincirinin değil, aynı zamanda kadınların iş gücüne katılımını destekleyen bir ekosistemin inşa edildiğinin göstergesiydi.
66 BİN KİŞİNİN YAŞAMINA DOKUNUYOR
Restoranın mutfak bölümünü gezdiğimde ise kalite standartlarının yalnızca müşteri alanında değil, üretim süreçlerinde de ne denli ciddiyetle uygulandığını bizzat gözlemleme fırsatım oldu. Kullanılan yağların düzenli olarak ölçümlendiğini, etlerin iç sıcaklık kontrollerinden geçerek servis edildiğini ve her ürünün 1.000'in üzerinde kalite testine tabi tutulduğunu görmek, McDonald's'ın güvenilirliğini bir kez daha kanıtladı.

107