Nedendir bilinmez sosyal medyada herkes bir anda otomotiv tutkununa dönüştü! Ama merak etmeyin, bu görgü şölenine nihayet birileri el attı ve araç kullanırken sosyal medyada video veya fotoğraf çekenlere ilkinde 5 bin TL, ikincisinde 10 bin TL, üçüncüsünde de 30 gün ehliyete el konulması geliyor. Çoğu gazeteci işi gereği test sürüşlerine gider aracın motor sesini, direksiyon hissini, fren tepkisini deneyimler, okuyucularla paylaşır. Çünkü bu bir deneyim aktarımıdır. Ama bazıları için bu iş başka bir boyutta: Direksiyona geçer geçmez telefon tripod olur, şeritler story çizgisine dönüşür. Bu yeni düzenleme işini düzgün yapanlar için bir tehdit değil, aksine bir nefes. Çünkü biz zaten arabayı test ederken yola bakıyoruz, kameraya değil.
Ama "benim arabam seninkinden parlak" topluluğu için kötü haber: Artık trafikteki spot ışıkları size değil, radar kamerasına yanacak. Lüks araç almak marifet değil, direksiyon tutarken elindekini bırakabilmek marifet. Yani sevgili story bağımlısı sürücüler, belki bu yeni yasa sayesinde sonunda o aynaya gerçekten bakarsınız... Bu düzenlemenin, trafikteki dikkat dağınıklığını önlemek ve sürüş güvenliğini artırmak amacıyla yapıldığı söyleniyor. Vatandaş İhbarını ise İçişleri Bakanlığı tarafından geliştirilen 'Asli Mobil' uygulaması aracılığıyla vatandaşlar da bu tür ihlalleri görüntüleyip bildirebilecek.
NAFAKA ONLARIN DA HAKKI
KEDİ VE KÖPEKLERİN EKONOMİK GERÇEKLERİ
Bir dönem sadece insanların boşanma sonrası gündemiydi nafaka. Ama şimdi işler değişti. 2025 Türkiye'sinde sadece eşin ya da çocuğun değil, evin sessiz üyelerinin kedilerin, köpeklerin de bu tartışmanın bir parçası haline geldiğini görüyoruz. Evcil hayvanların bakım masrafları artık nafaka kapsamına giriyor. Kimi için bu 'abartı' gelebilir ama bir dakika duralım. Gerçek şu ki bir kedinin ya da köpeğin bakımı artık ciddi bir ekonomik yük. Veteriner ücretleri, mama fiyatları, aşılar, parazit uygulamaları, kısırlaştırma, hatta oyuncağı, kıyafeti derken bir evcil dostun aylık gideri 20 bin lirayı bulabiliyor. Üstelik bu rakam sadece 'temel' ihtiyaçlar. Hastalık, acil durum veya özel mama gerekirse masraf bir anda ikiye katlanabiliyor. Dolayısıyla bir çift boşanırken "hayvan kimde kalacak" sorusunun yanına artık "masraflar nasıl paylaşılacak" sorusu da eklendi. Bu madde duygusal ve ekonomik açıdan mantıklı. Çünkü çoğu zaman hayvanlar da ayrılıkların "sessiz mağduru" oluyor: Biri giderken diğerinin bakım yükü tamamen onun üstüne kalıyor. Bu düzenleme, aslında hayvanı 'eşya' değil, canlı bir birey olarak gören bir hukuk anlayışının yansıması. Artık kedi ya da köpek 'mal paylaşımı' kapsamında değerlendirilmiyor; onların refahı, yaşam standardı korunması gereken bir hak haline geliyor. Bu, Türkiye'de hayvan hakları açısından küçük ama çok sembolik bir adım.

3