Peki şimdi ne olacak

İstanbul'da Valilik imzalı genelgeyle belediyelere, sokak hayvanlarının "kontrolsüz" beslenmesinin engellenmesi ve köpeklerin toplanıp, bakımevlerine yerleştirilmesi süreçlerinin hızlandırılması talimatı verildi. "Kontrolsüz" beslenmenin engellenmesi denilince, sokakta yaşayan hayvanları, "kontrollü" şekilde, "belediyeler besleyecek" gibi algılanıyor. Fakat belediyelerin asıl görevi, köpeklerin, kedilerin sokaktan toplanıp bakımevlerine yerleştirilmesi. Yani yakaladığını götürmekle mükellef. Peki, "kontrollü" besleme, belediyenin görevi değilse, "kontrolsüz" olana da izin yoksa, esnafın, benim, Ayşe Teyze'nin mahallemizde baktığı canları kim besleyecek Açlığa mı terk edelim Valiliği bu kararı almaya iten nedenler neler Hayvan hakları savunucuları bu konuda ne diyor

SOKAKTA BESLEMEK YASAKLANMADI 'KONTROLLÜ YAPILMASI' ŞARTI GELDİ

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyesi Avukat Deniz Tavşancıl, genelgedeki "kontrolsüz beslemeye müsaade edilmemesi" vurgusundan, 'kontrollü', 'düzenli' beslemeye devam edilebileceği yorumunu çıkardığını belirterek, "Yani sokakta hayvan beslemek yasak değil" diyor. Şöyle devam ediyor: "Yasalarımızda hayvan besleme cezası diye bir ceza yok! 'Besledi' diye ceza yazmak hukuka aykırı zaten. 'Kontrollü' beslenecek diyor. E bunu kim yapacak Belediyeler yapamaz çünkü yakaladıklarını salamazlar. Salarlarsa, hayvan başına cezası var. Dolayısıyla 'kontrollü' besleme yapacak olan yine bizleriz.


Haberin Devamı

Fakat bazı insanlar artan yiyecekleri, mesela salçalı makarnayı falan, ulu orta sokaklara döküyor. 'Kontrolsüz' beslemeden benim anladığım bu tür saçmalıkların yapılması, özellikle sağlık kurumları, okullar, havalimanları, ibadethaneler ve çocuk alanları çevresinde... Bunun dışında kuru mama ile yapılan besleme ve yaş gıda ile beslerken de hayvanın başında durup, bitince kap kacağı kaldırmanın sıkıntı olacağını sanmıyorum."

Deniz Tavşancıl

EN BAŞINDAN UYARDIKAMA DİNLETEMEDİK

Valilik genelgesinde, kontrolsüz beslemenin haşere ve kemirgen popülasyonunu artırdığına dikkat çekilmiş. Öyle mi gerçekten Tavşancıl diyor ki:

"Saçma çünkü haşere ve kemirgenin artması ekolojik dengenin bozulmasıyla yani sokakta hayvanlarının yerlerinden edilmesiyle başladı. Yani eğer bugün böyle bir sorun varsa, bu aslında bir önce alınan kararların bir sonucu. Zira sokaktaki hayvanların toplatılması, barınaklara alınması ile haşere-kemirgen sorununun artacağını en başından söylemiş ve uyarmıştık. Ama dinletemedik.

Zira özellikle İstanbul'da kedilerin bile baş edemediği büyüklükte sıçanlar var ve onları da köpekler boğuyordu. Köpeği toplayınca meydan sıçanlara kaldı. Şimdi bu yeni genelgeyle anlaşılan kedilere de göz diktiler. Bu da demek oluyor ki, kediler de giderse bu kez meydan hem sıçan hem farelere kalacak. Yani ekolojik düzeni bozan 'biz' değil, onlar."

Haberin Devamı

MERHAMETİ YOK ETMEYE ÇALIŞMANIN SONUÇLARI DAHA VAHİM OLUR

"Ayrıca her toprağın bir DNA'sı var. Türk insanı denilince merhametli, misafirperver bir halk anlıyoruz. Beslenmenin kısıtlanması, 'Aç hayvan gördün mü sırtını çevir, merhametini kenara koy' da demek. Bu, toplumun DNA'sını bozar. Kaldı ki son yıllarda artan çocuk, kadın ve hayvan cinayetleri, zorbalık, cinsel taciz olaylarına bakınca, hele de bu suçların 18 yaş altı çocuklarda artış gösterdiği bir atmosferde, vicdanı ve merhameti silmeye kalkmanın sonuçları daha vahim olacaktır."

BU KARAR NE VİCDANİ NE DE YASALDIR HER CANLININ YAŞAM HAKKI VAR

Hayvan Hakları Savunucusu, Avukat Gülçin Yapıcı, genelgenin yasa önüne geçemeyeceğini belirterek, "5199 sayılı yasanın dediği çok açık; 'Hayvanları aç ve susuz bırakmak yasaktır ve adli yaptırımı vardır.' Dolayısıyla yasaya aykırı bir genelge olamaz. İtiraz edeceğiz" diyor.

Haberin Devamı

PARİS'E VE LONDRA'YA BAKIN

Şöyle devam ediyor: "Yol kenarına kuru ekmek, yemek artığı, kuru mama ya da bir kap su bırakıldı diye kemirgen de haşere de artmaz. Eğer bir artış varsa, sebebi sokaktaki hayvanların toplanmış olmasıdır. Bakın Paris'e! Bakın Londra'ya! Kolum kadar sıçanlar her yerde. Sokaktaki canlar bizi koruyordu ama şu an sokakta hayvan kalmadı. Haliyle bir koruma kalkanımız yok artık! Ayrıca bir canlının beslenmesine göz dikmek dinimizde de yok. Bu ne vicdani ne insani ne dini ne de yasal bir durum. Her canlının yaşam hakkı vardır."