İfşalar art arda patladı... Masumiyet karinesine aykırı mı, kadının beyanı esastır ne demek

Sinema ve yayıncılık sektörü taciz iddialarıyla çalkalanıyor. Fotoğrafçı Mesut Adlin, oyuncular Tayanç Ayaydın ve Mehmet Yılmaz Ak, yönetmen Selim Evci ile program yapımcısı Mesut Süre, genç kadınlar tarafından ifşa edilen isimlerden sadece birkaçı. Ünlü isimler, iddiaları mahkemeye taşıyacaklarını duyururken hem kendileri hem de yakınları savunmalarını "bunun bir itibar suikastı" olduğu üzerine kurmuşa benziyor. Ve bu durum "Kadının beyanı esastır" ilkesini de yeniden gündeme taşımış durumda. Peki bu, "Kadın ne derse doğrudur" mu demek ve ifşalamak masumiyet karinesine aykırı mı Bir sorum da şu; flört ya da kur ile taciz arasındaki ince sınır ne Konuyu hukukçularla masaya yatırdım.

HER KONUDA DEĞİL CİNSEL SUÇLARDA 'KADIN VE ÇOCUĞUN BEYANI ESASTIR'

Son söylenmesi gerekeni en başında yazayım: "Kadının beyanı esastır" demek, toplumda yaygın şekilde bilinenin aksine, "kadın, hangi konuda ne söylerse söylesin, doğrudur ve haklıdır" demek değil.


KAPALI KAPILAR ARDINDA YAŞANIYOR

Çünkü cinsel saldırı, çoğunlukla kapalı kapılar ardında yaşanır, bir şahidi de olmaz. "Kadının beyanı esastır" ilkesi işte burada devreye girer; delil yetersizliği olan durumlarda kadın ve çocuğun beyanı esas alınır ve direkt kovuşturma aşamasına geçilir. Diyelim tacize uğradınız. Ancak fail sizi tehdit etti, kolluğa başvuramadınız. Aradan ay ya da yıllar geçti, bu sürede kendinizi ancak topladınız ve bir cesaret faili şikâyet ettiniz. Bu durumda karakol/ savcılık/ yetkili makam size, "İspatlayabilir misin' ya da 'Raporun nerede" gibi sorular sorulamaz. Başka deyişle beyanınız kovuşturma için yeterli bir "delildir." Yargılama aşamasında ise beyanınız tek başına yeterli olmayacak, ek deliller sunmanız da istenebilecektir.

Haberin Devamı

MASUMİYETKARİNESİNE AYKIRI DEĞİL

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Avukat Selin Nakıpoğlu, "Kadının beyanı esastır demek adım atmak demektir" diyor, ekliyor: "Şiddete maruz kalan kadın, çocuk ya da LGBTI+ bireyi susturmak demek değildir, ispat yükünü mağdura yıkmak demek ise hiç değildir.

Peki kadının beyanının esas alınması "masumiyet karinesine" aykırı mı Yanıtı şu: "Cinsel suçlar, çoğu zaman kanıt olmayan, kapalı mekânlarda işlenen eylemlerdir. Çoğu dava, failin maddi- manevi gücü, şiddete maruz kalanın korkması, toplumsal baskılar derken açılmadan kapanır. İfşa, bu noktada kadınların yalnız olmadığını gösterir, başka kadınların benzer deneyimleri paylaşmasına alan açar. Toplumsal sorumluluk ile hukuki sorumluluk ise ayrı şeylerdir.Hukuk, failin cezasına karar verir. Toplum ise failin davranışını sorgular ve ifşa da "güvenilir biri değil" deme hakkının kolektif biçimidir. Dolayısıyla ifşa masumiyet karinesiyle çelişmez çünkü aynı düzlemde değillerdir. Şöyle ki; 'masumiyet karinesi' ceza hukukunun konusudur. Yani kişi, hakkında mahkeme bir hüküm verene kadar, 'suçsuzdur.' Bu, bireylerin değil; devletin, yargının ve kolluğun uyması gereken bir ilkedir. Toplumsal alanda bir fail hakkında fikir beyan etmek ise birini 'hukuken suçlu ilan etme' amacı taşımaz, yaşanan olayı kamusal alana taşıyarak dayanışma, farkındalık ve önleyicilik yaratır. İfşa, suçun hukuken ispatı değil; yaşanan deneyimin görünür olmasıdır."

Haberin Devamı


RIZA BASKI ALTINDA OLMAMALI

- Peki neye cinsel taciz denir Kur yapmak ve flört etmekle taciz arasında nasıl
bir çizgi var

Yanıtı EŞİK Gönüllüsü, Avukat Sema Yurtbilir veriyor: "Bu ikisini birbirinden ayırmamızı sağlayacak temel kavram 'rıza'dır. Rıza, sadece 'hayır' demek değildir, 'evet'in de açık, net ve baskıdan uzak olmasıdır. Çünkü irade baskı altındayken bir rızadan söz edilemez. Mesela, bir erkeğin teklifini reddettiği takdirde işinden kovulacağı, dışlanacağı, mobbing ya da ayrımcılığa uğrayacağı baskısını hisseden bir kadının rızasının varlığından söz edemeyiz. Bir tarafın kendini, 'rahatsız', 'baskı altında' ya da 'zorlanmış' hissettiği her durum; flört ya da kur değil, eylemin türüne göre 'taciz', 'cinsel saldırı'