Hayvanları Koruma Kanunu'na göre bakıma ihtiyacı olan ya da kısırlaştırılması gereken sokak hayvanlarını yerinden etmek kanunen yasaktı; tedavisi tamamlandıktan sonra alındığı sokağa geri bırakılıyorlardı. 2 Ağustos 2024'te yürürlüğe giren yeni yasa ile "topla, aşıla, kısırlaştır ve yerine bırak" sistemi yürürlükten kaldırıldı, sokaktaki tüm köpeklerin toplanarak sahiplendirilinceye kadar barınaklarda bakılmasına hükmedildi. Cumhuriyet Halk Partisi, düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuştu. Fakat AYM, 7 Mayıs'ta görülen davada iptal başvurusunu reddetti. Hukukçular, kararın hukuka aykırı olduğu görüşünde. Hayvan hakları savunucuları ise bu yasanın katliama yol açtığını söylüyor.
KARAR BİR HUKUK FACİASIHEPİMİZ SINIFTA KALDIK
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Üyesi, Avukat Deniz Tavşancıl: "Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler var. AYM'nin kararı, uluslararası arenaya taşınabilir. Ancak oradan çıkacak bir kararın Türkiye'de bir etkisi olur mu inan pek umutlu değilim. Çünkü daha başından, uygulanmak istenen 7527 sayılı bu yasa, meşru bir yasa değil. Bir yasanın meşru olması için genele hitap etmesi, gelenek, görenek, örf ve adetlere o ülkenin kültürüne de uygun olması gerekir. Yaşam hakkını yok sayarak, tamamen öldürmek üzerine, anayasal hak ihlallerine izin vererek çıkarılmış bir yasanın, AYM tarafından da bu ihlaller göz ardı edilerek, iptalinin reddedilmesi hukuk adına bir faciadır. Danıştay 9'uncu Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay'ın da dediği gibi, "Kimse 'Ben iyi bir yargıcım' demesin, hepimiz sınıfta kaldık."
Haberin DevamıHİÇBİRİMİZ GÜVENDE DEĞİLİZ
"Bu karar ile anayasanın ikinci maddesi, hukuk devleti olmanın gereklilikleri, göz ardı edilmiştir. Ayrıca her yasanın maddeleri ölçülebilir ve belirlenebilir olmalıdır. Oysa 7527 sayılı yasada fazla muamma var, denetime açık değil, uygulanmasının önünde hukuki zorluklar da var. Anayasanın 17. maddesi ise yaşam hakkını düzenler ve güvence altına alır. Sadece insanın değil, hayvanın da yaşam hakkı vardır. Tüm bunları yok sayarak gelinen nokta gerçekten de çok tehlike. Çünkü 2021'de çıkarılan Hayvanları Koruma Kanununda, 'hayvana şiddet insana şiddetin ilk adımı' olarak kabul edilmişti. Şimdi bu yasa ile bir grup var ki, 'Devlet bize hayvanları öldürme yetkisi tanıdı' sanrısıyla çoktan hayvan katliamına başladı bile. 2021 perspektifine dönersek, şunu söylemek mümkün ki Türkiye'de yeni bir 'katil' profili oluşma tehlikesi vardır ve sadece hayvanlar değil, hiçbirimiz güvende değiliz."
AYM İTİRAZI KABUL ETMESE DE BİZYASAYI SOKAKTA YENİDEN YAZACAĞIZ
Hayvan Hakları Savunucusu, Avukat Gülçin Yapıcı: "Elleri bile titremeden onayladıkları yasa, binlerce hayvanın ölüm fermanıdır! Gerekçesini bile açıklayamadıkları bu karar, hayvanları kısırlaştırıp popülasyonu kontrol altına almaya değil, katliama yöneliktir. Türkiye'de 1111 belediyeden sadece 273'ünde hayvan barınağı var. Barınakların kapasitesi yaklaşık 90 bin, sokaklarda yaşayan hayvan sayısı ise 4 milyon civarı. Bu hayvanları sokaklardan toplayıp nereye koyacaklar"
"Var olan barınaklar ile sokaklarda neler yaşandığına dair ortada somut deliller varken ve bu deliller AYM'ye sunulmuşken böyle bir karar çıkması akıl alır gibi değil. Ki AYM, eski kararlarında hayvanların doğanın ayrılamaz bir unsuru olduğunu da kabul etmiştir. Dolayısıyla bu karar, hukuki değil siyasidir. Açık ki 'Hayvanları koruyacağız' diye yola çıkılan Hayvanları Koruma Kanunu, 7527 sayılı kanun ile 'Hayvanları Katletme Kanunu'na dönmüştür. Oysa kanunlar lafzı ve ruhu ile hüküm taşır. Uzun süredir bu konuda mücadele veriyoruz. Fakat bugün vardığımız noktada kandırıldığımızı ve daha fazla hayvan toplamak adına, bilerek bizi oyaladıklarını düşünüyoruz."
Haberin DevamıONLAR HÜDA'NIN EMANETİ