Aile arabuluculuğu nasıl işleyecek... Yeniden gündemde

Uzun yıllardır farklı şekillerde tartışılan ancak yasalaşmayan "Aile arabuluculuğu" sistemi yeniden gündemde. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hafta başında aile hukukuyla ilgili önemli bir yargı paketinin hazırlandığını açıkladı. Tunç, boşanma davası sürelerini kısaltmak için maddi tazminat, nafaka ve mal rejimi davalarının ana davadan ayrılması gerektiğini de vurguladı. Ancak kadın dernekleri ve platformlar, şiddet ve kadın erkek eşitsizliğinin yaygın olduğu Türkiye'de "arabuluculuk", "maddi" davaların ayrılması gibi düzenlemelere, eşit karar alma zemini yaratmayacağını savunarak, karşı çıkıyor. Peki "Aile arabuluculuğu" ile nasıl bir düzenleme planlanıyor Ne getirir ne götürür

MEDENİ KANUN'DA ANLAŞMALI BOŞANMA VAR, ARABULUCUYA İHTİYAÇ YOK

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Avukat Sema Yurtbilir, "Arabuluculuk gibi bir sisteme ihtiyaç yok" diyor. Şöyle açıklıyor: "2002'de yürürlüğe giren Medeni Kanun, yeterince laik ve eşitlikçidir. Dolayısıyla yeni bir düzenleme, kanunla korunan kadın- erkek eşitliği ve eşit karar alma zeminini bozar. Hele de şiddet ve kadın-erkek eşitsizliğinin böylesi yaygın ve derin olduğu bir ülkede kadınlar için risk oluşturur. Kaldı ki bireyler, uzlaştıkları noktada zaten 'anlaşmalı' boşanmaya gitmekte, tek celsede boşanabilmekte. Yani arabuluculuk ile yapılmak istenen davaların kısalması ise kanunda bunun yolu zaten var."


Haberin Devamı

HER ŞİDDET GÖZ ÖNÜNDE DEĞİL

Neden bir hak kaybı olsun ki kadınlar için Cevabı şu: "Türkiye'de kadınların durumu ortada. Tarihsel, kültürel, toplumsal güç eşitsizliği var. Bu eşitsizlik aynı masada buluşturulmak isteniyor. Aile Bakanlığı'nın her 10 yılda yaptığı, 2015 tarihli son araştırmasına göre; şiddete uğrayan kadınların sadece yüzde 11'i kurumsal başvuru yapmakta. Yani yüzde 89'u ortada yok! Bu bize şunu gösteriyor; 'her şiddet göz önünde olmuyor.' Dolayısıyla istediğiniz kadar, 'Şiddet varsa arabuluculuk olmaz' deyin... Fiziksel şiddettin gizli kaldığı, verilere bile girmediği bir ortamda yaşanılanın nasıl bir şiddet; ekonomik mi, psikolojik mi, fiziksel mi olduğunu kim, nasıl tespit edecek"

"Boşanmanın sebepleri de 'küçük' görülüyor, hafifletiliyor. 'Ufak, tefek tartışmalar..." deniyor. Oysa elimdeki boşanma davalarının yüzde 90'ında şiddet var. Kadın cinayetlerinin yüzde 40'ı evli oldukları eşleri tarafından gerçekleştiriliyor. Bu gerçekler göz ardı edilemez!"


MAHKEMELERGERÇEK İRADENİNDENETİMİNİ SAĞLAR

Haberin Devamı

"Bir uzlaştırma dosyamda, kadın müvekkilin, uzlaşmaya eşi tarafından tehditle sokulduğu ve yalan beyana zorlandığını tespit ettik. Boşanmalarda neler yaşanabilir siz düşünün. Öte yandan mahkeme salonunda bulunmak ve hâkim karşısına çıkmak, gerçek iradenin denetimini sağlar. Taraflar, sadece arabulucunun eline bırakıldığında ise iradenin gerçekliğini denetlemek mümkünolmayacaktır. Bugün ticari davalardaki arabuluculuğun bile prosedür olarak yapıldığı, çoğu zaman profesyonelce yapılmadığını görüyor, yaşıyoruz. Buna rağmen, kadınlar, mahkeme bile görmeden arabulucu önünde anlaşmaya varsınisteniyor. Bu, kadınları yoksulluğa, hak kaybına sürükler. Bunun yerine, yargılamaların neden bu kadar ihtilaflı ve uzun sürdüğü araştırılmalı ve çözülmelidir."

Haberin Devamı

BAZI ANLAŞMAZLIKLAR BOŞANMA ÖNCESİNDE ÇÖZÜLEBİLİR

Hukukçu Cengiz Hortoğlu, aile arabuluculuğu sistemine ihtiyaç olduğunu söylüyor. "Ama" ile parantez açıyor: "Sistemin hassasiyetle kurgulanması gerek." Şöyle detaylandırıyor: "Arabuluculuk 'zorla barıştırma' gibi algılanıyor ancak böyle olmak zorunda değil.