Bundan 20 yıl önce adı, "töre" cinayetleri idi. "Bitti" dediğimiz yerden bu kez kadın cinayetleri başladı. Neredeyse her gün; gazetelerin manşetleri ya da ana haber bültenlerinde eşinden ayrılmak isteyen, barışmayı reddeden, boşanma aşamasındaki kadınların koruma kararlarına rağmen erkekler tarafından ateşli silahla, bıçakla ya da darp yoluyla katledildiğinin haberlerini görüyoruz. Katledilen kadınların gözü yaşlı ailelerinin sığındığı tek liman, "adalet." Yapanın, yaptığının yanına kalmaması, gerekli cezayı almaları, adaletin tecelli edecek olması... Ancak bir arkadaşımın kardeşi Gülten Ataklı cinayetinden çıkan son karar, bir kez daha adalete olan inancımızı alt üst etti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanan katil polis memuru Mürsel Ataklı'ya mahkeme "indirim" uyguladı. 12 yaşındaki çocuğun velayeti de tüm itirazlara rağmen katilin ailesine verildi.
BAHANELERİ HEP AYNI: 'SON KEZ BİR KONUŞALIM' DERSE GİTMEYİN
Tarihler 1 Ağustos 2023'ü gösteriyordu. Çorum'un Sungurlu ilçesine bağlı Akdere köyüne giden yol kenarında, köylüler bir kadının cansız bedenini buldular. İhbar üzerine olay yerine gelen jandarma ve sağlık ekipleri, kadına 4 el ateş edildiği, başından ve göğsünden vurularak öldürüldüğünü tespit etti. O kadının adı Gülten Ataklı idi. Kötü muamele sebebi ile boşanmak istediği ve uzaklaştırma kararı aldırdığı, Samsun Cinayet Büro Amirliğinde görevli polis memuru eşi Mürsel Ataklı'dan kaçmış, annesinin Çorum'daki evine sığınmıştı. Ancak katil eş, 12 yaşındaki oğlunu görme bahanesiyle geldi, konuşmak istediğini söyledi. Eşi ve çocuğunu pikniğe götürdü. Ne olduysa orada oldu!
strong class'read-more-detail'Haberin Devamı4 EL ATEŞ ETTİ
İkili piknik alanında tartışmaya başladılar. Çocuğu "su almaya gidiyoruz" bahanesi ile bırakıp, arabaya geçtiler. Tartışma büyüdü. Arabayı ıssız, kimsenin bulamayacağı bir alana süren katil Ataklı, tetiğe ilk orada bastı. İlk kurşun Gülten Ataklı'nın göğsünü sıyırdı. Can havli ile kaçtı araçtan. Sonrasını ağabeyi Hasan Hüseyin Kızılkoca anlatsın: "Kaçarken bir terliği arabada kalmış... Otopside gördük... Ayağı dikenlerle dolu. 'Yapma' demek için sanırım elini uzatmış, ki ikinci kurşun elinden girmiş. Üçüncü kurşun şah damarına... Dördüncü kurşun göğsüne sıkılmış. Öldüğünden emin olmak istemiş. Sonra hiçbir şey olamamış gibi çocuğu arabaya alıp, Samsun'a kaçmış."
Hasan Hüseyin Kızılkoca
EN FAZLA 10-11 YIL YATIP ÇIKACAK AİLE OLARAK PERİŞANIZ
Katil Ataklı ilk ifadesinde cinayeti reddediyor, daha sonra "hatırlamıyorum" diyor, en sonunda da kadın cinayetlerinde erkeklerin "indirim" alabilmek ya da kendilerini temyize çıkarmak için sıklıkla kullandıkları bir iddiaya başvuruyor: "Beni aldatıyordu." Ancak toplanan deliller neticesinde ortada iddia edildiği gibi bir aldatma olayı olmadığı belirlendi. Hatta karşı tarafın ibraz ettiği montajlanmış videolar dava dosyasına girmedi bile. Katil Ataklı hakkında ise planlı- kasten adam öldürme suçlaması ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. 10 ay süren davadansa akıllara ziyan bir karar çıktı! Mahkeme, araç içinde başlayan tartışmanın kimin tarafından başlatıldığına dair yeterli delil bulunamadığı gerekçesi ile ağırlaştırılmış cezayı bozdu, 24 yıla düşürdü. Ağabey Kızılkoca soruyor: "Bu karar hangi vicdana sığar, lütfen söyle Ortada kardeşimizi vahşice ve hatta cinayet büroda polis olmasından sebep planlayarak, ıssız bir yerde öldüren ve de sonrasında ona iftiralar atan, ki mahkeme süreçlerinde olmadık iftiralarla katil değil biz yargılandık adeta, bir katil var. 24 yılın yatarı 15 yıl. Bunun 3.5 yılı açık cezaevinde. 10-11 yıl yatıp çıkacak. Gencecik bir kadını kopardı şu hayattan, evladından, bizden... Bu mu adalet"