Geçtiğimiz haftalarda atv kanalında bir yarışma programı izliyorum.. Seviyorum bu tür programları. Genel kültürümüzü gözden geçirmek için mükemmel bir fırsat. Üstelik bilmediğimiz konuları da öğrenmiş oluyoruz. Yarışmacılarla üzülüyor, eğleniyor, onlarla kazanıyor ve kaybediyoruz. Dizi izlemekten daha çekici geliyor bana. Al eline kahveni veya çayını, bilgiler içinde yuvarlan. Hele; aile ortamı içinde izliyorsanız, daha da güzel. Tüm ebeveynler birbirleriyle yarış halinde oluyorlar.
Sunucudan yarışmacıya gelen bir soruya takıldım. ''Severmişim Meğer'' Nazım Hikmet'in bu şiirini çok zor bildiler. Bin bir yardım olarak. Şükür diyebildim. Yeni nesil gerçek bilgiden ne kadar uzak diye düşünmeden edemedim. Nesil değiştikçe bilgilerin de kaynağı değişiyordu. Biraz da hak vermek istedim. Gençliğimizde kendi büyüklerimizin bilgilerine biz de uzaktık. Her nesil kendi kültürüyle doğuyor yoğuruluyor anlaşılan.
strong class"read-more-detail"Haberin DevamıŞimdi asıl konumuza gelelim. Yani sorumuzun içindeki anlama. ''SEVERMİŞİM MEĞER'' ..Uzun uzun düşündüm. Bir şeylerin değerini onları yitirdikten sonra, ortaya çıkan duygusallığın kime ne faydası var ki.. Son yıllarda bir çok değerli kayıplarımız oldu.. Hepsi kendi çapında topluma ve insanlığa hizmet vermiş, yaşarken farkında olamadığımız hatta çoğu kez, gerçekten unuttuğumuz kişilerdi. Yine geçtiğimiz yıllarda Müslüm Gürses'in daha sonra Bergen' in hayatı beyaz perdeye konu olmasaydı neler yaşadıklarını nasıl bilecektik.
Neden sevginin anlamı sevgisiz kalınca anlaşılır. Bir şeyin değerini hissetmek için, onun bizden uzaklaşması, yok olması mı gerekiyor ...
Aileler arasında en çok yaşanan bu duyguların haddi hesabı yok. ''ERKEKLER AĞLAMAZ '' düşüncesini çürütürcesine karşımda hüngür hüngür ağlayan bir adam. Yakın zamanda eşini kaybetmiş. Çevresinin söylemlerine bakılırsa; yıllarca eşine çok çektirmiş. Sözde, ''Gün yüzü '' göstermemiş. Şimdi nedir bu feryat figan diyesi geliyor insanın aklına.
Rahmetli diye övülen sözleri sağlığında güzel sözlerle şahsına söyleseydi olmaz mıydı
strong class"read-more-detail"Haberin DevamıEn basit şeyleri imkansız hale getirmek adına, kendimizi yormaktan öteye gidemiyoruz.
Yine eskilerin deyimiyle ''İnsanoğluyuz çiğ süt emmişiz'' Huyumuz suyumuz değişebiliyor.
Hayatın gizli anlamlarında saklı duran duyguların matematiğini çözmek için herkesin acıdan geçmesi gerekiyor. Anlamsız gibi görünen her duygunun anlamını zaman geçip taşlar oturduktan sonra anlayabiliyorsunuz.. Geçek sevginin yolu aslında burnunuzun direğini sızlatan yüreğinize çeltik atan acıların sonucunda ortaya çıkıyor. Bir hayata mal olan kaç bin ''Keşkelerimiz '' var kim bilir. Her sayının içinde bir çığlık, bir kaybediş, bir vicdan yatıyor. Anlıyoruz ki; yitirmeden öğrenilmiyor.