İlginç bir konu ile yazıma başlamak istiyorum. Son yüzyılın garip bir ilişki kaosu. Kadınları bu sınıfa alabilir miyiz bilmiyorum ama erkeklerin çoğunluğunun teşkil ettiği ve kadınların muzdarip olduğu bir erkek modeli. Nedir, bu sendromun açılım anlamı diye sorarsak; ilişki yaşamaktan ve yaşasa da bunu sürdürmekten kaçan erkekleri "ISSIZ ADAM" diye adlandırmış durumundayız. Bu tip bir erkekle romantik ilişki yaşayan kadınlar için artık yeni bir tarz türemiş oluyor. Yakınlaşmaktan korkan, duygusal yönden mesafeli ve hatta ayrılık anında çok soğuk davranan erkek, kısaca "ISSIZ ADAM"lar, bu olgunun içinde gerçekten mutlular mı

Temelinde narsis duyguları barındıran bu tür erkekler, kadınların korkulu rüyası olmasına rağmen sahte bir öz güven geliştirdikleri için bazen cazip bile gelebiliyor. Terk edilmeye yatkın bu tarz adamlar bunu çok iyi bildikleri için, genel de erken davranıp çoğu kez terk eden oluyorlar. Yalnız, zeki mesafeli ve çekici tavırlarıyla kadın üzerinde sahte bir uyuşturucu etki bırakıyorlar. ''Feth'' etme duygularının altında kendini sevdirme çabası bulunuyor.

Gizli bir sevgi açlığı içinde yaşadığı halde, hayata teslim olmak istemiyorlar. Kaybetme korkusu her zaman en büyük düşmanları. Issızlığın ardındaki gerçek neden, yalnız kalmanın verdiği boşluk duygusuyla karışık, kendini dünyadan kopmuş hissetme durumudur. Yalnızlık çeken bu ıssız adamlar kendilerini kalabalık ortamlarda da gösterirler. Bazen, son derece eğlenceli ve neşeli, bazı zaman snop, eleştirici tavırlarıyla anlık değişimlerinin altında hep kaybolma korkularını barındırmaktadırlar. Kendi düzenleri ve sistemlerini kimsenin bozmasına izin vermezler. İçlerinde fırtınalar kopsa bile ser verip, sır vermezler. Kendilerini farklı göstermek onlara garip bir haz verir. Yorucu ve oyalayıcıdırlar.

ÖZGÜR KADINLAR

Gelelim özgür kadınlarımıza. İş kafasını abartan, hayatlarının real değerleri çalışma ve kariyer planlaması içinde olanlar. Sürekli koştururlar. İyi eğitim almaları ve bu yeteneklerini sergilemek için her türlü cesarete sahip korkusuz fakat duygularını denetimli kullanan birazda farklı bir rol kulvarında yer alırlar. Plazalarda, ekonomi dünyasının ağ tabakalarını oluştururlar. Bilgilerini sergilemek için her fırsatı değerlendirirler. Birçoğu yarış atı gibidir. Özel hayatları yoktur. Evlilik ve çocuk yapmak onlar için kariyer engelidir. Prensiplerini aşamazlar. Günlerinin büyük bir bölümünü yüksek topuklarının tıkırtısı içinde toplantı salonlarında geçirirler. Ailelerine ayıracak zamanları kısıtlıdır. '' Akıllı, başarılı ve güzel'' olmak sloganlarıdır. Yarışı kaybetmemeye ve sırasını kimseye kaptırmama duygusu onları yorduğu için mutluluk kelimesinin organik anlamını bilmezler. Mutluluk ve mutsuzluk arasında bocalarlar. Bir türlü bulundukları alana sığamazlar. Ne yerdeyim ne gökteyim misali bir yaşam biçimi seçtikleri için pişmanlık duyarlar mı ASLA. Başka dünya bilmezler.