Oldum olası sevmem ''senden önce'' cümlesini. Bana nedense anlamsız gelir. Gerçi kitaplara ve filmlere bile konu olmuş bir söz armonisidir. Erkek karşısındaki kadının ellerini kendi elleri içinde hapsetmiş ve gözlerine bakarak fısıldıyordu'' senden öncem hiç olmadı'' Geçmişe okkalı bir hakaretten daha kötü bir şey olabilir mi Delikanlılık döneminin en ağdalı zamanlarında hormonların tavan yapmasını yok mu saymalı, belki de günlerce karşı komşunun kızı Zeynep'in gözüne girmek için ne çocukça senaryolar kurmuştu adam.. Lise ve üniversite çağlarında okulca gidilen gezilerin ve okul partilerinin dili olsa ve bir yerlerden fırlasa ve yalanı çıksa şu adamın dediğimiz anların sayısı az değildir. Hele; geride iki çocuk bırakan bir evliliğin fırtınalı geceleri. Hiç mi aşık olmadan yaptı o çocukları...O zaman vücudunda başka organlarımı vardı. Beyin ve kalp dahil tüm organlar tasfiye edilerek yeni bir organ naklimi yapıldı. Veya Türk filmlerinin malum sahnelerinde olan bir travma, bir kaza ''Allah'ım geçmişim uçup gitti'' senaryolarının günümüze yeniden derlenmiş soğuğa kaçan espri anlayışı mı
strong class"read-more-detail"Haberin DevamıKarşısında onu dinleyen kadına ne demeli. O da aptala yatıyor tabii. Belki de işin duygusal boyutunda safça bir inanma modunda. Ne güzel !.adamın gelecek yarınlarında artık hep o olacak. Aşkın hikayesini birlikte yazacaklar. Zavallı adamı hiç kimse mutlu edememiş ve hayatına giren tüm kadınlar anlamamış. Yıllardır beklediği aşk yani kendisiyle olağan üstü bir geleceğin başlangıcındılar ve böyle bir şansı adama kendisi vereceği için onurlu ve başı dimdik. Özel seçilmenin ayrıcalığını yaşıyor. ''Karşındaki kişi gözlerinin içine baka baka geçmişini inkar ediyor be saf kadın'' demek geliyor da; günümüzde aşk ihtiyacı içinde çırpınan zümrenin hayallerine neşter vurmak günah olur diye düşünenlerdenim; Yine de; yaşadıklarımızı inkar etme psikolojisi nedir diye de takılmadan edemiyorum. Yarı bunaklar ordusu gibi geçmişi unutma çabaları içinde son oyunda baş rol kapma uğruna yaşadığımız komedyanın kara mizah yönünü görmek istemiyoruz. Karşımızdaki kişiyi ''yıldız'' yapacağız ya. Ve bizde onunla birlikte yüceleceğiz. Komplekslerimiz bitecek. Yıllardır bir türlü sahneye koyamadığımız oyuna 'start ' diyeceğiz. Egoizmin bilmem hangi perdesinde parlayacağız. Ve bize eşlik edecek kişi geçmişimizi bilmeyen biri olacak. Yoksa tüm defolarımız ve ezikliklerimiz maazallah ortaya çıkarda yeni aşkımıza rezil oluruz. Ne güzel; hem kendimizi hem de karşımızdakini kandırmışken...
strong class"read-more-detail"Haberin DevamıKadınlarım en büyük zayıflıkları; erkeğin karşısında kendilerini kurtarıcı gibi görmeleri. Zavallı adamı geçmişteki kadınlar mutlu edememiş psikolojisi içinde deliler gibi büyük bir coşkuyla sahiplenmeye çalışıyorlar. Hani ''vatanı kurtaran aslan'' sözü vardır ya... Düşünmeden oyunun içine dalıp gidiyorlar. Aynı terk ediliş başlarına geldiği zaman; anlıyorlar ki; birinin sürdüremediği bir ilişkinin yarasını beresini bir başkası pansuman edemez ve adamın çevresi acil yaralı aşk servisine dönüverir. Çevremizdeki tüm aşkların, böyle yaşanmadığı da bir gerçek. Dürüstlük kavramından uzaklaştıkça sevgilerin şekli tuhaflaşıyor.. Çocukluk yıllarımızda beynimize yerleştirilen yanlış algıların toplumsal ilişki deformasyonu yarattığını yaşadıkça görüyoruz.. Bence; hiç kimseyi fazla gözümüzde büyütmeden insani yönlerini olduğu gibi kabul etmektir. Oyun oynamak yorucu bir süreçtir. Er geç maskeler düşecek ve yüzleşmeler başlayacaktır. Kandırılmış olmanın öfkesinde her iki tarafın payı yok mu hiç kimse aptal olmadığına göre. Birisi oynuyorsa, diğeri de ona eşlik ediyordur. Sonuçta adı üstünde ''oyun'' bir gün mutlaka bitecektir.. aşkların öncesi ve sonrası diye kafamızı karıştıracağımıza; yaşandığı anı düşünsek ve sonrasında bile güzel duygularla hatırlasak ve yeni başlangıçlara giderken ''senden öncem de güzeldi ama bitti ve şimdi sen varsın'' diyebilecek kadar kendimiz olabilsek ne kaybederiz. Evet sonuç olarak arkadaşlar ; AŞK CESURLARIN İŞİDİR. Bilmem anlatabildim mi Mutlu hafta sonları.