11 Eylül

2000'lerde Orta Doğu'daki II. İntifada yaşanırken, tüm dünyada paradigma değişikliğine yol açan 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yönelik terör saldırıları, bölgedeki durumun şekillenmesinde önemlidir. 11 Eylül'ün sorumlusu ilan edilen El-Kaide'nin, saldırılara bulduğu meşru zemin Filistin'de yaşananlardı. Diğer taraftan terörizme karşı küresel mücadele, terör faaliyetlerinin her zaman gündemde olduğu Orta Doğu'da İsrail'in kendini savunmasını kolaylaştıracağı da düşünülüyordu.

Burada İsrail-Filistin barış sürecindeki 2 temel yaklaşımdan bahsetmek gerekir. Bunlar barış için toprak (land-for-peace) ve barış için güç (power-for-peace). İlki barışın topraklardan çekilmeyle sağlanacağına dayanır ve ABD Başkanı Bush'un İsrail'in topraklardan çekilmesini istemesi bu politikanın gündemde olduğunu gösterir. 26 Eylül 2001 tarihinde Şimon Peres ve Yaser Arafat'ın ateşkes ve ortak güvenlik faaliyetlerine yeniden başlamak yönünde anlaşmıştır.

28 Eylül'de de, ABD'nin Orta Doğu'daki gelişmelerin bir sonucu olarak ve bundan sonrasında şekillenmesinde etkisi olan Ürdün ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmıştır. Eylül ayında ayrıca Orta Doğu dörtlüsü -ABD, AB, Rusya ve BM-, ilk gayriresmî toplantısını gerçekleştirmiştir. 17 Ekim'de bu kez İsrail tarafından bir liderin suikasti gerçekleşmiş ve İsrail Turizm Bakanı Rehavam Ze'evi Filistin Halk Kurtuluş Cephesi tarafından öldürülmüştür.