Benimki bir valiz hikayesi
Dünyanın her yerinde ulusal medya, bütün ülkeyi, herkesi ilgilendiren "büyük" olaylarla ilgilenir. Siyasi gelişmeler, tartışmalar, partiler arası ilişkiler, yasalar, büyük felaketler gibi
Bir de insanların günlük hayatlarındaki "küçük" sıkıntıları vardır Belediye hizmetlerindeki aksama, bir hastanedeki özensizlik, kentin ya da kasabanın ortak dertleri gibi Bunlar da genellikle yerel basında yer bulur.
İnsana önem veren gelişmiş ülkelerde yerel basın da ulusal basın kadar öneme sahiptir. Bizimki gibi ülkelerde ise yerel basın hep geri planda kalır.
Biz hep Ankara'yı, "yüksek siyaseti" ve siyasetçileri konuşuruz.
Yönetilenlerin günlük yaşamları ise pek önemsenmez Çünkü yönetilenler önemsenmez Önemli olan yöneticilerdir.
Sanki dünkü padişah, saray ve tebaa ilişkisi dondu kaldı, hiçbir şey milim değişmedi.
İnsan, birey, vatandaş, rejim için önemliyse toplumun günlük yaşamı ve kalitesi ilk sırada olmalı Ve onların "küçük" güncel sorunlarını yansıtan yerel basın da daha gelişmeli.
Tabii bu emirle olacak bir iş değil, toplumun da bu yönde bir talebi bulunmalı Ama o talep bir türlü oluşmuyor.
Bunu delmeye çalışan münferit örnekler olsa genel tablo bu.
Uçağa valizleri yüklenmeyen -nasıl oluyor ise- yolcuların nasıl perişan hale geldiklerini, içlerinden biri olarak yaşayınca, günlük basın-ulusal basın ilişkisi sorgulaması aklıma yeniden geldi.
İstanbul'dan Antalya'ya uçtuk. Uçaktan indik
Bekle bekle valizler yok
Bir saate varan boşuna bekleme sonunda bir yetkili valizlerin "yüklenmemiş olabileceğinden" söz etti
Yüklenmemiş mi
Hatırı sayılır bir büyük kalabalık, "kayıp valiz" bürosunun önüne yığıldı.
Önümdeki bir İngiliz karı kocanın arasındaki sohbet üzücüydü. "THY'nin valiz tesliminde çok kötü olduğunu" duyduğunu söylüyordu. Gerçekten üzüldüm.
İngiliz yaşlı bir kadın ile kızı da vardı. Anne şeker hastasıydı ve ilaçları gelmeyen valizdeydi.
İki saat kadar bekledim. Antalya'daki görevliler canla başla ilgileniyorlardı, haklarını teslim etmek gerekir.
Ancak süreç maalesef mutlu son ile bitmedi. Hemen hemen her saat İstanbul'dan Antalya'ya uçak varken, valizim her nedense gece yarısı 02.31 de Antalya Havalimanı için yüklenmiş.
"Miş" diyorum zira gece boyunca aramış olmama rağmen cevap alamadım. Gece yarısı gelen THY mesajı ile durumu öğrendim.
O saatten sonra beklemeye başladım ama ne mümkün. Ertesi gün saat 09.00 gibi "kayıp eşya" bürosunu aradım. Bu kez dağıtım için bekleyen valiz sayısının 190'lara ulaştığını öğrendim.
Ve bu valizler sadece iki taşıt ile dağıtılıyordu.
Alanya'sı, Kemer'i, Antalya'yı bir düşünün. Valizin gelmesi günler alabilecek gibiydi.
Gidip valizimi kendim alayım derken dağıtıma verilmiş olur endişesi ile son bir telefon açtım.
"Valiziniz burada yok, İstanbul'da" dediler.
"Nasıl olur bana gelen mesaj var".
"Siz THY'yi arayın" E peki