Anadolu halkının seçimleri sevdiği söylenir. Gerçekten de öyledir ve bu durum AKP siyasi iktidarı ile artmıştır. Sokakları hak aramaya kapatarak halkın her türlü talebini kısıtlayan AKP'nin bunun yerine, kendi meşruiyetini sağlamanın da tek yolu olarak gördüğü sandığı göstermesi seçime ilgiyi -mecburen- artırmıştır.
22 Mart Pazar günü, CHP'nin cumhurbaşkanlığı adaylığı için yapacağı önseçim öncesi Ekrem İmamoğlu'nun, Kırmızı Pazartesi'nin kahramanı Santiago Nazar'ın başına geleceğinin herkes tarafından biliniyor olması gibi tutuklanması da işin rengi değiştirmiştir. Marquez'in ünlü eserindeki Nazar'ın öldürülüşünü önlenemeyen bir toplumun ruh halinde olduğu zannedilen Türk halkı, belki öncesi değil ama cinayeti(!) (burada hukuksuzluğu) takip eden önseçim katılımıyla bambaşka tavır sergilemiştir.
İmamoğlu'nun hakkını bir kez daha vermek gerekir; Santiago Nazar'dan farklı olarak İmamoğlu, halkını hazırlayarak mahpus damına düşmüştür. Kendi başına geleceği çok iyi bilen İmamoğlu, ülkenin var olan düzeninde kimsenin, yaşam da dahil birçok hakkının garantide olmadığını ısrarla belirtmiştir. Halkı en etkileyen ise, kazanılmış her türlü hakkına ve malına çökülebileceği(!) söylemi olmalıdır.
Hak, hukuk ve demokrasi kaybı uyarıları konusunda çok duyarlı olmadığı geçmiş seçimlerde kanıtlanan halkın malını kaybedebileceği uyarısı, İmamoğlu'nun aile varlıklarına el konulunca müthiş bir somutluğa dönüşmüştür. Anadolu halkının malının, canının bir yongası olduğu gerçeği, özellikle CHP üyesi dışındakilerin sandık katılımında büyük rol oynamış olmalıdır.
Bir seçim makinesi olarak 22 yıldır büyük başarı elde eden AKP aklı, artık halka sunacağı seçenekler kalmayınca gözünü karartarak köprüleri atmaya başlamıştır. Burada ilginç olan, hem muhalefetin yani acı çeken halkın hem de siyasi rejimin birbirlerine bakarak bir sonraki hamleyi denemeyi tercih ettiğidir. Aslında oyunun bu hale gelmesini CHP liderliğinin son üç gün içindeki tutarlığı ve kararlığı sağlamıştır.
Halkın yediden yetmişe heyecanla ve coşkuyla, sanki bir genel seçim varmış gibi oy kullanmaya gitmesinde CHP'nin birçok yörede yerel yönetimi ele geçirmiş olmasının da önemi vardır. AKP'nin neden hemen 2023 genel seçimleri sonrası CHP'yi hedef aldığı ve 2024 yerel seçimlerinden sonra da resmen çökertmeye çalıştığı daha anlaşılır duruma gelmiştir. Çünkü yereli kazanma ve orada sergilediği güç ve baskı ile halkı kendine razı etme pratiğini çok iyi bilen AKP, CHP'nin iş başın gelmesiyle ortadaki halkın yine güce biat edeceğini tahmin etmiştir.