Geçen günlerin en önemli gündem maddeleri Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'in Fenerbahçe ve Ali Koç hakkında yaptığı açıklamalar ve bu açıklamalara Fenerbahçe Spor Kulübü'nün eski başkanı Aziz Yıldırım'ın cevabıydı. Dursun Özbek, Ünal Aysal'ın, 3 Temmuz'da Fenerbahçe'ye yapılan FETÖ Kumpası sırasında bilerek ya da bilmeyerek (!) sarf ettiği ve esasen yapılan FETÖ Kumpasına destek mahiyetindeki, "bu ateş üfleyerek sönmez" sözleri ile Fenerbahçe camiasının hassas sinir uçlarına yönelik yaptığı salvoya Fenerbahçe eski başkanı Aziz Yıldırım "sinek ikili" sözleri ile çok sert bir cevap verdi. Dursun Özbek muhtemeldir ki bu sözleri söylerken Aziz Yıldırım'ı hiç hesaba katmamış ve Fenerbahçe'nin son altı yılda olduğu gibi bu seferde idareyi maslahat bir cevap vereceğini düşünmüştü. Bu hesapsız düşünceyi Aziz Yıldırım'ın sert açıklaması yerle bir etti. Ali Koç'un 6 yıllık döneminde yapmış olduğu açıklamaların toplamından daha sertti Aziz Yıldırım'ın sözleri. Bu açıklamanın altından kalkmak da mümkün olmadı zaten.
BU SESSİZLİK NEDEN
FETÖ'nün en güçlü olduğu dönemde tek başına ortaya çıkan ve FETÖ ile mücadelenin ateşini yakan Aziz Yıldırım'ın Dursun Özbek'in açıklamalarına sessiz kalacağını beklemesi bence büyük bir saflıktı. Aziz Yıldırım da kendinden beklenen açıklamayı en sert tondan ve bir o kadar da hukuki sınırlarda yaptı. Açıklamalarının tümünde de haklıydı. Benim anlamadığım Ali Koç'un açıklamalar sonrasındaki sessizliği. Ali Koç kayak tatilinde olduğundan mıdır, yoksa verilecek bir cevabı olmadığından mı bilinmez bu ana kadar Dursun Özbek'e bir cevap vermedi. Oysaki Dursun Özbek'in açıklamalarının bir bölümü doğrudan Ali Koç'u ve Koç ailesini hedeflemişti. Ali Koç'un bu yakışıksız açıklamalara sesini çıkarmamış olması son derece ilginç ve bir o kadar da düşündürücü. Bir başka dikkat çeken nokta ise ortalıkta başkanlık için sempati turları atan Sadettin Saran'ın sessizliği. Fenerbahçe camiası da Saran'ın sessizliğinden rahatsız. Bu kadar önemli ve Fenerbahçe'nin kırmızı çizgileri olan konularda Sadettin Saran'ın sessizliği başkanlık yeterliliğinin de sorgulanmasına neden oluyor. Benim düşüncem, Sadettin Saran'ın 3 Temmuz sürecindeki olumsuz yaklaşımları, kendisinin ve yakın çevresinin "Fenerbahçe şike yapmıştır" minvalindeki açıklamaları ile kendisini bağlamış olması sebebiyle hareketsiz kalmak zorunda kaldığı.
Bu konu çok önemli.
Sadettin Saran'ın başkanlık seçim sürecindeki en büyük handikap da kulübü icraya vermiş olmasının yanı sıra bu olacak gibi. Emin olsun ki bu konular önüne çıkacak ve cevap vermesi beklenecek. Bu iş sessiz kalarak yâda yakın çevresini değiştirerek giderilemeyecek kadar önemli.
Aziz Yıldırım'ın çevresindeki son halkadan alınan, yakınlıkları ve 3 Temmuz davasına adanmışlıkları şüpheli adamlarla bu konu geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir konu.
Bundan eminim.
Bu konu daha çok gündeme gelecek.
Yıldırım'ın açıklamasında dikkat çektiği çok önemli bir nokta var. FETÖ'nün futbol üzerinden büyük kitleleri karşı karşıya getirme ve çatıştırma projesi hala çalışıyor. Aziz Yıldırım, Dursun Özbek'i uyarıyor; "Sportif rekabet ve şampiyonluk uğruna taraftarları karşı karşıya getirme, çatıştırma" diye Özbek'e öğüt veriyor aslında. Tabii ki anlayana!
SESİMİZ DUYULMADI
Görünen o ki sportif rekabet Aziz Yıldırım sonrasında farklı bir boyuta evrildi. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin yetkili ve etkili yöneticilerinin şampiyonluk uğruna yapmış oldukları Aziz Yıldırım'ın ifadesi ile "ergen" açıklamaları başı sonu düşünülmeden yapılmış açıklamalar.
Ben de bu köşeden defalarca uyardım yapmayın, etmeyin "Taraftarlar karşı karşıya gelecek, büyük bir çatışma ortamı doğacak" diye.
Ama maalesef ben ve benim gibi uyarıda bulunan kişilerin sesleri karşılık bulmuyor.
Para ile yazan, tarafgir gazeteciler ve sosyal medya trolleri yönetimler tarafından yapılan "ergen" açıklamalarını alıp, köpürtüp, taraftarı zehirlemeye devam ediyor. Ama inanın bu yol yol değil.

166