Son seçimde halkın neredeyse yüzde 90'ının üzerinde oy alabilmiş siyasi partiler, 'Terörsüz Türkiye' sürecini gözden geçirmek üzere Meclis'te oluşturulmuş 'Milli Birlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu' içerisinde yer almayı kabul etti.
Bu bir ilk…
Komisyon ilk iki toplantısını yaptı, üçüncüsü de bu hafta yapılacak…
Süreci geleneksel olarak uzak durduğu DEM Parti sıralarına kadar gidip eş-başkanları ile el sıkışarak ve Meclis kürsüsünden Abdullah Öcalan'a çağrıda bulunarak başlatan MHP lideri Devlet Bahçeli, çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanacağını açıkladı.
Gün saymaya başlayabiliriz…
Meclis'in sürece dahil olmasında emeği geçen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyona üye vermeyen İYİ Parti'yi bu tutumundan vazgeçirmek üzere bir kez daha ziyaret edecek…
Bence, Meclis içinden -İYİ Parti- ve dışından -Zafer Parti- itirazcıların varlığı, süreci daha da önemli kılıyor.
Kamuoyu yoklamaları, toplumda sürece kuşkuyla bakanların hâlâ azımsanmayacak bir kalabalık teşkil ettiği gerçeğine işaret ediyor. 'Sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi' teşbihinin sıkça tekrarlandığı bir ülkede bunu doğal karşılamak gerekiyor.
Daha önce girişimde bulunulan benzer bir süreç, bayağı kalıcı sanılan adımlar da atıldığı halde, sona hayli yaklaşılmışken akamete uğramıştı.
İmralı'ya defalarca gidilip gelinerek yürütülen müzakerelerde mesafeler alınmış, Öcalan'dan gelen yazılı mesajlar kitleler önünde okutulmuş, hatta taraflar Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde yan yana gelerek bir mutabakat metni üzerinde vardıkları mutabakatı da duyurmuşlardı.
Olacak zannedilen olmadı, olamadı. Masa çok kötü devrildi. Çözüme ramak kaldığı sanılırken birdenbire karşılaşılan hayal kırıklığının mücbir sebebinin ne olduğu bugüne kadar öğrenilemedi.
Halbuki, o ilk süreç, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) içerisindeki asker ağırlığını henüz kaybetmediği bir dönemde, MGK'da alınan bir kararla başlatılmıştı.
Yeni süreçte silahlar yakıldı ya, o ilk süreçte dağdan inen militanlar silahlarını devlet yetkililerine teslim etmekteydiler.
[Devlet Bahçeli, önceki gün, makamında kabul ettiği gazetecilere, 'silah yakma' konusunu da açmış. Dediğini bir haberden aktarayım: ''PKK terör örgütü kurucusu Abdullah Öcalan'ın fesih çağrısına tamamen uygun davranmasının beraberinde yaşananların olumlu gelişmelere kapı araladığını ifade ederek, silahları gömmeyip, yakmanın da anlamlı bir tavır olduğunu belirtti. Bahçeli, silahı gömmenin, sonra çıkarılıp tekrar kullanılabileceği manasına gelebileceğini ancak yakmanın 'bir daha elimizi silaha sürmeyeceğiz' anlamı taşıdığını ifade etti.'' Umarım dediği gibi olur.]
O dönemde, MGK kararına rağmen ilk sürecin başarıya ulaşamamasında en önemli unsur, şimdi 'Terörsüz Türkiye' sürecini yürüten MHP ve lideri Bahçeli'nin sert ve tavizsiz tavırlarıydı. Onların konuya yaklaşımları ülkenin dört bir tarafında protesto gösterilerine dönüşmüştü.
MHP'nin ve lideri Bahçeli'nin tavır değişikliğini getiren dönüşümünün ardında yatan nedir, bilen var mı
Yeni sürecin ilk gününden itibaren, bunun bütün bölgeyi içine alacak kapsamda olduğu ve PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD/YPG -veya genel adıyla SDG- için de silahların bırakılmasına yol açacağı duyurulmuştu; ancak gelişmeler pek o yönde olmadı.