Mutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu

Gazze'de ne oluyor, Ukrayna'da ne oldu

Dünyanın gözleri önünde olanı tek cümleyle özetlemek mümkün: Batılı ülkeler liderlerinin müsamahasıyla Gazze'de 60 bin Filistinli hayatını kaybetti, yakında topraklarını da kaybedebilirler. Ukrayna'da ise, topraklarının istila edilmesine karşı direnen bir halkın teslimiyeti, önde gelen Batı ülkelerinin liderlerinin göz yummasıyla hazırlanmış görünüyor.

Maalesef bugünün dünyasının gerçeği bu...

Konu üzerinde düşünürken, Sovyetler Birliği'nin sistemine muhalefetiyle tanınan, eserleri dünyanın bütün dillerine çevrilmiş, Nobel edebiyat ödülüne 1970 yılında layık görülmüş, 1974 yılında ülkesinden sürgün edilmiş Alexandr Solzhenitsyn'in (ölümü: 2008 Moskova), sürgünden sonra yerleştiği ABD'de yaşarken Harvard Üniversitesi'nin 1978 mezuniyet töreninde yaptığı konuşma aklıma geldi.

Döneminde bütün dünya dillerine çevrilerek 'Batı'nın Çöküşü' başlığıyla yayımlanmış olan konuşma…

Yıl 1978. Soğuk Savaş döneminin en soğuk yılı… Sovyetler'in kovduğu yazar, kendisini misafir eden ülkede gördüklerinden hareketle şu keskin görüşe varmış: "Batı, madde ve manada çöküş halinde."

Konuşmasına şöyle başlıyor Solzhenitsyn:

"Günümüzde Batı'ya dışarıdan bakan bir gözlemcinin fark edeceği en çarpıcı özellik, cesaretin çöküşüdür. Batı dünyası medeni cesaretini yitirmiştir; hem bütünüyle hem de ayrı ayrı, her ülkede, her hükümette, her siyasi partide ve elbette Birleşmiş Milletler'de de. Cesaretin çöküşünün, Antik Çağlardan beri sonun başlangıcı sayıldığını hatırlatmak gerekir mi.."

Yine başlarda "Biri bana, Batı'yı bugünkü haliyle ülkeme model olarak önerir miyim diye sorsa, açıkça hayır derdim" de diyor…

Karşısında misafiri olduğu ülkenin en parlak beyinlerinin bulunduğunun elbette farkında Solzhenitsyn; farkında olduğu için de o gençleri ve onları yetiştiren hocalarını sarsmaya karar vermiş. Birkaç başlık altında sunduğu eleştirilerini kısaca özetlemek gerekirse, yine onun cümleleriyle bunu yapmak mümkün:

"Medeni cesaretin yokluğu, hukukun dar kalıplarına sığınmış gayriahlaki bir düzen, sefih bir basın, Asya'da teslimiyetçi bir siyaset ve Tanrısız hümanizm…"

O uzun konuşmanın metnini bugün okurken, güncel gerçeklikleri göz önünde tutup Gazze ve Ukrayna ekseninde yeniden değerlendirdiğimizde, Batı'nın ruh ve madde olarak çöküşünün daha da derinleştiğini görebiliyoruz.

Ülkesindeki insani olmayan zorba rejimin 70 yıla varan dayatmasını Batı'nın kendi çıkarlarını ön planda tutarak sağladığına inandığı anlaşılıyor Solzhenitsyn'in...

Bugün de, yine Batı, eski çıkarcı çizgisinde, kendisine çizilmiş yolda devam ediyor.

Geçmişte, değişik ırklar ve inançlardan insanları yok etmeye kalkışanlara o fırsatı Batı sağlamıştı; bugün de dünün mağduru bilinenlerin Filistinlilere yaptıklarına ses çıkartılmıyor…

Şimdiye kadar 60 bin Gazzeli hayatını kaybetti; Batılı liderlerde tık yok.

Vicdanları yapılanı kabul etmeyen vatandaşlarını cezalandırmaktan da geri durmuyorlar.

Kendilerinin teşvikiyle başlamış olan direnişte, küçük ülke -Ukrayna- büyük ülke -Rusya- tarafından yutulmak üzere ve Putin bunu Batı'nın onayıyla gerçekleştirmenin peşinde.