İstanbul'un semtleri, öyküleri (2)

İstanbul'un bilinmeyen ve giderek sadece kayıtlara yapışıp kalan ve de pek fazlaca dillendirilmeyen semt öyküleri konusunda ilkini yazdığım semt öykülerinin biricisinden geride kalanları da fazlaca geciktirmeden yazmak gerekliydi. Sadece ülkemizin en ucra köşesindekilerin değil, dünyanın birçok ülkesindekilerin gelmek görmek, sadece; boğazı, coğrafi, tarihi özelliklerinin değil kültürel varlıklarını merak ettiği dillere destan İstanbulumuz giderek her biri orta nüfuslu il konumunda olan ilçe isimleri gölgesinde kalmış semtlerinin bir bölümünü geçenki yazımızda anlatmıştık. Kalanlarına haksızlık yapmayalım onlardan da bu haftakı yazımızda söz edlim öykülerimiz eksik kalmasın, eksiklerimizi yazalım tamamlayalım dedik.

Ülkemizde İstanbul dışında Anadolu'da yaşayanlarının 'taşı toprağı altın' olarak değerlendirdikleri ve birçok vatandaşımızın rüyalarını süsleyen dünyanın en önemli metropollerinden, tarih, kültür ve turizm merkezlerinde biri olarak bilinen güzel İstanbulumuz çok bilinen ilçe isimlerinin gölgesinde sakladığı güzel öyküleriyle de ne çok ünlü olduğunu, dillere destan olduğunu, hatırlatalım dedik. Ve geçen yazımızdan arta kalan ilçe, semtleri anlatmaya devam ediyoruz

Bakalım muhteşem İstanbulumuz balık restorantları, eğlence yerleri, boğaz manzaralı kafeleri, çay bahçeleri, yeme içme mekanları, tarihi yansıtan merkezleri, özel tadları ve daha birçok özellikli güzellikleriyle bizlere neler anlatıyor, hangi öyküleri bizlerle paylaşıyor.

Araştırmak, incelemek hem mutluluk, hem de rahatsızlık veren müthiş bir duygudur. Kendinizi firenleyemezsiniz;

ÇENGELKÖY; Eskiden gemi çapaları bu köyde yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin ediliyor. Şimdi ise boğazın Anadolu yakası kıyısında iyi bir yerleşim yeri ve bostanlarıyla özellikle Çengelköy salatalığı ile kendini tanıtyor.

GALATA; Gala Rumcada "süt" anlamına geliyor. Bir rivayete göre Galata'nın adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca 'denize inen yol' anlamına gelen 'galata' kelimesi düşünülerek bu isim verilmiş.

BOSTANCI; Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirldiği bostanlardan biri olmasından alıyor. Şu anda çok önemli deniz, karayolu ve raylı sistem metro, marmaray taşımacılığının merkez noktasını oluşturuyor.

FERİKÖY; Sem adnı Sultan Abdülmecit ve Abdulaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri'den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri'nin eşine bağışlanmıştı ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı.

HORHOR; Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyarve yanındakilere, "Buraya bir çeşme yapın baksanıza 'hor hor su sesleri geliyor" der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de semt de Horhor ismiyle anılır.

UNKAPANI; Bazı satış yerlerinde Arapça'da 'Kabban' adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları buraları kapan adını taşırdı. Sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler demirlediğinden, semt bu adı aldı.

OKMEYDANI; Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını burada kurulan karargahta geçirmiş. Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.

KADIKÖY; Khalkedon, Kadıköyün eski adi İstanbul'un Anadolu kıyısında Marmara'ya açılan en önemli ilçelerinden biridir. Hikayeye göre Milattan önce 7. Yüzyılda, bir kavim kendilerine yeni bir yer arar yerleşmek için ama nereye yerleşeceklerini bilemezler. Sarayburnuna yerleşirler, Byzantion şehrini kurarlar ve karşı ıyıya da khalkedon yani körler ülkesi adını takarlar.

BEYOĞLU; İstanbul'un günümüzde en çok bilinen ziyaret edilen alıveriş merkezlerinden birdir semtin isminin nereden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan ilkine göre, İslamiyeti kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus prensinden adını alıyor semt. Diğerine göreyse, 'Bey Oğlu diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı.

TUZLA; Osmanlı döneminde İstanbu'un tuz ihtiyacını karşılayan, burada bulunan tuz gölünden adını almaktadır. Önemli yerleşim ve sanayi bölgelerinden biri olan Tuzla'daki Tuz gölünden 70-80 yıl öncesine kadar bu gölden tuz çıkarılmaktaydı.

KARTAL; Kartal adını ilk defa Bizans zamanında sahilde balık avlamak için gelip buraya yerleşen "Kartelli" ismindeki bir balıkçıdan almıştır. Günümüzde çok önemli yerleşim ve sanayı ticaret merkezlerinden biridir.