Vize Krizi

Hemen hemen her gün vize retlerine dair haberlerle karşılaşıyoruz. Sosyal medyada belki de en çok izlenen içerikler, vize alabilmenin tüyolarıyla ilgili. Öyle ki, ABD vizesi sürecindeki yüz yüze mülakat için danışmanlık veren turizm büroları var: Mülakatta bunu söyleyin, bunu söylemeyin, şöyle davranın gibi yönlendirmeler yapıyorlar.

Ancak çoğu kimse için o aşamaya gelmek dahi hayal. Zira, vize mülakatları için randevular, diğer ülkeler için parmak izi ve evrak teslimi için alınması gereken randevular, oldukça ileri tarihlere veriliyor.

Üstelik yalnızca turizm amaçlı seyahatlerde değil, fuar, yarışma, seminer, toplantı gibi kişilerin kariyeri ve işi için katılması gereken önemli etkinliklere de katılamaması oldukça yaygın bir hâl aldı.

Son olarak, Macaristan'daki uluslararası capoeire şampiyonasına katılacak Dünya Şampiyona Melis Umay'ın vize alamadığına şahit olduk.

Peki, vaziyet buyken, bunu düzeltmek için ne yapılıyor

Bitmedi, hatta arttı

Bu sorun, elbette ki yeni bir sorun değil. Senelerdir de "çözeceğiz, bu konuda gereken görüşmeleri yapıyoruz" denilerek iç siyasette vatandaşlar oyalanıyor ancak sorun çözülmek şöyle dursun, çok daha büyüdü.

Vize ret oranlarıyla ilgili her yerde farklı rakamlar belirtilse de ciddi bir yükseliş olduğu tüm verilerde açıkça görülüyor. Zaten hemen hemen herkes çevresinde bir veya birden fazla kişinin vize reddiyle karşılaştığına şahit oluyor.

Peki bu şaşırtıcı mı Hayır.

Şu an bu tutar yükseltilmiş olsa da 250 bin dolara, başka şartlarda dikkat gözetilmeksizin vatandaşlık verilmesi,

Vatandaşlık verilirken yeterli denetimin yapıldığına dair bir kanaatin bulunmaması,

Sınır güvenliğinin sağlanamaması ve ciddi bir güvenlik sorunu olması,

Bu durumların yarattığı tedirginlik,

Uluslararası ilişkilerde kullanılan sert söylemler, yapıcı dilin terk edilmesi,

AİHM'in tanınmaması, buna dair sert söylemlerde bulunulması, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu konusundaki inancın yitirilmesi,