Kamuflajlı gazetecilik

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Ukrayna eski devlet başkanı Petro Poroşenko ile Kiev'de röportaj yaptı. Savaşın kızıştığı, Rusya'nın Kiev kapılarına dayandığı böylesi bir ortamda Poroşenko gibi önemli bir isme ulaşıp konuşmak başarı. Onu baştan belirtelim. Ancak Alçı, röportajıyla değil üzerine giydiği, sağ kolunda Ukrayna bayrağı bulunan askerî kamuflaj üniformayla gündeme geldi. Hâliyle 'iliştirilmiş gazeteci' diye eleştirildi. Bunun üzerine Alçı, "Termometre eksi 10 dereceyi gösteriyordu. Ben titremekten konuşamaz hâle gelince içeriden termal içlikli bir üniforma getirdiler. Röportaj bitince hemen çıkardım. Yoksa bu üniforma ile dolaşmıyorum" diyerek kendisini savundu. Velev ki öyle Üşüdü diyelim. Aklı başında, tecrübeli hiçbir gazeteci böylesi bir üniforma ile poz vermez. İklim şartları gereği kerhen giymiş olsa bile paylaşmaz; fotoğrafını, yazacaklarına halel getireceği için haberinde kullanmaz. Bırakın başka bir ülkeyi, kendi ordusunun üniformasını giymesi bile gazetecilik adına doğru karşılanmaz. İki dakikalığına günlük kıyafetini giyip poz verse, herhâlde hanım gazetecimiz donmazdı. Belli ki konuşulmak isteniyordu. Ne diyelim, fazlasıyla başardı! Ama unutmasın ki bu fotoğraf, gazetecilik hayatı boyunca karşısına hep çıkacaktır. Güdümlü TikTok'erler Ukrayna savaşı, sıradan halkın eğlence kanalı olarak adını duyuran Çin'in TikTok'unu ön plana çıkardı. Bir tencere fabrikasının, tank fabrikasına dönüşmesi gibi bir şey oldu. TikTok'ta günlük 1,5 milyara yakın Ukrayna görüntülemesi kaydediliyormuş. Bu inanılmaz bir rakam. Bütün enformasyon akışı sosyal medyada dönüyor. Devlet Başkanı bile açıklamasını kendi videosunu çekerek yapıyor. Cepheden çekilen görüntüler, hem sosyal medyayı hem geleneksel medyayı 'besliyor'. Tabii bu, birtakım problemleri de beraberinde getiriyor. Mesela yanmış ve parçalanmış asker görüntüleri hiçbir etik kaygısı güdülmeden ve filtre edilmeden yayınlanıyor. ABD yönetimi iki yıl önce TikTok'u yasaklamış ancak mahkeme yürütmeyi durdurmuştu. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, geçen hafta 30 ünlü sosyal medya fenomeniyle Zoom üzerinden bir toplantı yaptı. TikTok'erlere 'brifing' verildi. Aaron Parnas isimli bir fenomen kendilerine "ABD'nin Ukrayna'ya ve Avrupalı müttefiklerine nasıl yardım ettiği" anlatıldığını yazdı. Bazı fenomenler kendini "Z kuşağı muhabiri" olarak gördüğünü söylüyor. Savaşın mutlak kazananları silah şirketleri olurdu. Bunlara bir de ünlü fenomenler ve sosyal medya şirketlerine sahip ülkeleri eklemek lazım. Üçüncü Dünya Savaşı isteyen muhabir Geleneksel medyada olaylar, okur ve izleyenlere gazetecinin bakış açısıyla sunulur. Gazeteci, olayların seyrinde inisiyatif sahibidir. Bu yüzden gazetecinin ne dediği, ne sorduğu, nasıl yazdığı önemlidir. Gazeteci, bilhassa savaş dönemlerinde kamuoyu oluşturma gücünü 'barış'tan yana kullanmalıdır. Çatışmayı körüklemek değil, çözüm sunmak için haber yapmalıdır. Antalya Diplomasi Forumu, dünya savaşı riskiyle burun buruna geldiğimiz şu ortamda, barış adına önemli bir etkinlik oldu. Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları, Türkiye'nin öncülüğünde ilk defa bir araya geldi. Çok önemli bir temastı bu. Ne var ki basın toplantısında Türk muhabir, Rus Bakana "Batı'dan Ukrayna ordusuna geldiğini tespit ettiğiniz silahlar için Ukrayna toprakları dışında da bir müdahale düşünür müsünüz Polonya'da konuşlandırılan Patriotlara karşı askerî misilleme seçeneğiniz açık mı" diye sordu. "Aha" dedim içimden; "Bu muhabir Üçüncü Dünya Savaşını çıkarmaya