Altaylı, cezaevinden 'sallıyor'... Ama nasıl

Bir aydır Silivri'de tutuklu bulunan Fatih Altaylı, 1999'da Akit'in genel yayın yönetmeni iftira üzerine gözaltına alındığında itiraz etmiş"Hasan Karakaya'yı günahım kadar sevmem. Daha doğrusu kendisinden tiksinirim. Yazılarında yedi sülaleme sövdüğü için de, içimden ağzını burnunu kırmak geçer. Ama yapmam. Fakat bütün bu hislerim Hasan Karakaya isimli Akit yazarına şu günlerde yapılanları kabullenmeme yetmiyor. Ayıptır. Yazıktır. Olacak şey mi Hukuk devletinde olur mu böyle gayri ciddilik Olmaz. Olmayacağı için de Hasan Karakaya iki gün içinde serbest kalacak. Ve durduk yerde zafer kazanmış gibi ortalığa dökülecek"diye yazmıştı. Bugün ben de Altaylı hakkında aynı hislere sahibim.

Kendisini hiç sevmem ama hakkını teslim edeyim adam'içeri'deyken bile ne yapıp edip konuşulmayı başarıyor!..

Kılıçdaroğlu'nun Özgür Özel'e"İmamoğlu'nun arkasında durma"dediğini iddia etti.

Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna oturduğunda Mansur Yavaş'ı aday göstermeyi düşündüğünü, Yavaş'ın bunu duyunca'istifa ederim'dediğini belirtti.

CHP'li dört belediyeye daha operasyon yapılacağını iddia etti.

PKK'nın silah bırakmasının gölgede kalmaması için CHP'ye operasyona ara verildiğini ve eski İletişim Başkanı hakkında komplo söylentilerini ortaya attı.

Bazıları dedikodudan ibaret olsa da hepsi internet mecralarında ve televizyon kanallarında gündem oldu ve konuşuldu. Bilhassa Yavaş ile ilgili sözleri ciddi ciddi tartışma konusu oldu.

Kulis haberciliği çok zayıfladı. Linç endişesi, baskı, tarafgirlik ve neme lazımcılık gibi sebeplerle kimse konuşmuyor, duyduğunu yazmıyor. Bazen kol kırılıp yen içinde kalıyor. Böylesi bir medya ortamında Altaylı'yattığı yerden' 'malzeme'çıkarıyor. Hakkında 5 yıldan az olmamak şartıyla hapis cezası istemiyle iddianame düzenleniyor. 2027'den önce çıkamaz diyenler var. Bu yayınları nereye kadar sürdürür, ziyaretçiler bitince akış da kesilir mi bilemiyorum ama ister sevelim ister kızalım'kodes gazetesi'nin basın tarihine geçtiği kesin.

İmam hatip linci ve iletişim krizi

Muhalefet ve medyası aracılığıyla, Liselere Geçiş Sınavı'nda 719 öğrencinin 500 tam puan alarak birinci olması,siyasi bir operasyona çevrildi. Önce şayialar ortaya atıldı. Sonra bazı milletvekilleri iftiraya varan açıklamalarıyla kafaları bulandırmaya çalıştı.

Akabinde iş, imam hatipleri linç kampanyasına dönüştü. Oysa 719 birincinin sadece 63'ü (yüzde 9'a tekabül ediyor) imam hatip mezunuydu. İmam hatip orta okullarının, bütün okullar arasındaki oranı yüzde 14 civarında. Yani imam hatiplerin gösterildiği gibi başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Fakat öyle bir mahalle baskısı uygulandı ki sanki bütün birinciler imam hatipten çıkmış gibi yansıtıldı. Şampiyonlara sevinci yaşatılmadı. Müftü oğlu, bakan çocuğu, bürokrat kızı diyerek hak edilmiş eski birinciliklere çamur atıldı.

Gerçekte ise bambaşka bir tablo vardı. Bir kolej 72 birinci çıkararak bütün imam hatipleri geçti. Ve bu okullara ekseri CHP'lilerin çocuklarının gittiğini tahmin etmek güç değil. Nitekim İyi Partili Turhan Çömez, İzmir'de bir okulla ilgili"68 öğrencinin 16'sı tam puan almış"paylaşımında bulundu. Nedense sonra bunu sildi!