Yetiştirme yurdundan ihracat şampiyonluğuna

AİLE ve Sosyal Yardım Bakanı Mahinur Göktaş'ın bir açıklamasını ve bir çocuğa sarıldığı o sıcak fotoğrafı görünce sordum: "Bakanlar, valiler, kaymakamlar zaman zaman korunmaya muhtaç çocuklara sarılıyor, hediyeler veriyor. Bu sıcak fotoğraflar çekiliyor. Ama biz onları hep o çocuklar olarak görüyoruz. Peki o çocuklar büyüyünce ne oluyor"

1-Özellikle Emine Erdoğan Hanım'n destekleriyle, yardıma muhtaç ailelere, engellilere ve çocuklara yapılan yardımları biliyorum. O çocukları oyuncaklar alırken, yeni giysiler verilirken görüyoruz.

Peki büyüdükleri zaman

Merak ettim, Bakan Mahinur Hanım'a bu konuyu ilettim. Harika cevaplar aldım. İçimizi ısıtan başarı hikâyeleri dinledim.

Bakan Göktaş

Devletin şefkatli ellerinde büyüyüp serpilen işadamları, valiler, sanatçılarla tanıştım.

İşte bu yazı dizisine her birimizin içi ısınsın diye başladım.

Başka çocuklara ve ailelere örnek olsun diye yayınlıyorum. Buyrun..

2- BAKTIM ANNEMARKAMDAN AĞLIYORDU

İlk konuğumuz Rize Pazar'ın bir dağ köyünden Özcan Sümer anlatıyor: "Babam vefat ettikten sonra annem bize bakmaya zorlanır oldu.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Kimseden de yardım istemiyordu. Ama kardeşlerimle birlikte bize bakmakta iyice zorlanmaya başladı. Yemek bile sıkıntılıydı. O sırada köyde olan bazı büyükler kaymakamlığa gitmişler. Annemi de ikna etmişler. Kardeşimle birlikte yetiştirme yurduna aldılar bizi.Evden ayrılırken arkama dönüp anneme bakmıştım. Gözünde yaş vardı. O yaşta içimde ben bir gün dönüp buraları kurtaracağım duygusuna kapılmıştım."

-Hangi köydü

-Rize, Pazar... Okumaya devam ettim. Orta, lise, üniversite.

-Bu sırada yetiştirme yurdundaydınız değil mi Sosyal hayat nasıldı

-Evet üniversiteyi okurken de yetiştirme yurdundaydık. O zamanlar (yurtta kalan kimsesiz çocuk bakışıyla) anne baba olmadığı için bizden uzak duruyorlardı. Böyle bir durum vardı. Yani benim o günlerde hiç arkadaşım olmadı mesela. O nedenle hedefe kilitlendim. Kursa falan gidemedim tabii. Ama üniversiteyi kazandım.

-Peki arkadaş yok, sosyal hayat yok, moral olarak nasıldı

-Bir kere yetiştirme yurdunda sıcak yemek pişiyor. Bu çok önemliydi bizim için. Aslında orada devletin şefkatli elini hissetmiştim. O günlerde yurtlar da çok zordu. Çünkü kamplara ayrılmıştı. Her gün polis basıyordu. (1980'li yıllar)

-Nasıl korudunuz kendinizi bu gerilimden

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Yetiştirme yurdu Rize

3- TEVEKKÜL VE DİYALEKTİK

- Ben bunu şöyle tarif ediyorum. Tevekkül ve diyalektik.

- Yani

- Yani diyalektikteki mantık. Ve tevekküldeki teslimiyet. İnanç ve mantık bir arada. Yani sen mantığına uyanı yap. Görevini yap. Sonra inancına teslim ol.

Özcan ve Sevil

4- ŞİVEM YÜZÜNDEN SÖZLÜYÜ GEÇEMEDİM

Özcan Bey'in dediği gibi, hayatı "diyalektik" ve "tevekkül" arasında gidip gelen rastlantılarla belirlenmiş.

Örneğin: "Üniversiteyi bitirdikten sonra teftiş kuruluna girmek istedim. Yazılıları verdim. Ama sözlülerde geçemedim. Rize Pazarlı'yım ya. Şivem nedeniyle sözlülerde beni geçirmediklerini düşündüm. Şoför diyemiyordum."

Dedim ya... Rastlantı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Eğer müfettiş olsaydı, belki bugün kurduğu bu tekstil imparatorluğu olmayacaktı.Bir özel firmada çalışırken tanıştığı eşi Sevil Hanım'la evlenme kararı alıyorlar. Ama Özcan Bey aynı şirkette olmasınlar diye başka bir firmaya geçiyor. Çocukları olunca da kararı veriyor.