Şehidin gözüyle gören Gazi Ali'nin ibretlik cevabı

TBMM'deki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun tutanaklarını satır satır okuyorum.

Öyle anılar, öyle acılar okuyorum ki...

Yüreğim ağzımda, tüylerim diken diken...

Gözyaşlarımın ucunda yutkunuyorum.

Okurken virgül yerine hıçkırıklarım düşüyor.

Ve diyorum ki;

Bu komisyon daha ilk günlerinde çok önemli bir şeyi başarıyor.

Acılardan, kandan, kinden beslenen bir dönemden;

Birbirini dinlemeyi başaran bir olgunluk döneminin kapısını aralıyor.

Dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'la bu gerçeği konuşuyoruz.

Numan Bey, 50 yıllık acılarımızı, demokrasimizin mabedinde karşılıklı anlayışa dönüştürmek için elinden geleni yapıyor.

İşte Cumartesi Anneleri.

Bir dönem evlatlarının kaderini öğrenmek için oturma eylemi yaptıkları Beyoğlu'nda bir anne olarak polisten biber gazı yiyorlardı.

Tülbentleri yerlerdeydi.

Şimdi milletin Meclisi'nde.

Şimdi yıllarca karşılarında olan polislerin yardımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde.

Haberin Devamı

Şimdi o Meclis'in Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından büyük bir nezaketle karşılanıyorlar.

Milletvekilleri onları dinliyor.

Ve içlerinden birisi şöyle diyor:

"Biz bir kavgada tülbentimizi ortaya koyarsak, barış olur. Çünkü biz anneyiz."

Bu söz beni o kadar derinden etkiliyor ki.

Çünkü o bembeyaz tülbentlerin nice kan davalarını durdurduğunu biliyorum.

İşte Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık.

Ve onun "Gazi Ali"den aktardığı sözler, gözyaşlarıma düğümleniyor.

Gazi Işık, "Buraya dikkat" diyor.

Dikkat dediği yer de her birimizin bu vatan için canımızı vereceği yer.

Öyle bir anlatıyor ki.

Tıkanıyorum Tutuluyorum.

Bütün şehitlerimizin, gazilerimizin, bu vatan için canını feda etmiş ve edecekler için durulacak bu asıl yer için.

Elimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyor.

Başkan Işık, Gazi Ali'nin cevabını anlatıyor.

Tutanaklardan aynen aktarıyorum:

"Sayın Başkanım ve değerli milletvekilleri, lütfen şimdi size anlatacağımı daha dikkatli dinlemenizi istirham ediyorum. Buraya gelmeden doksanlı yılların başında vatani görevini yaptığı sırada Diyarbakır kırsalında EYP patlaması sonucunda iki gözünü, bir ayağını ve bir elinin parmaklarını kaybetmiş Konyalı gazimiz Ali'yi aradım. Ali'ye bir şehit Mehmetçiğimizin gözü nakledilmişti. Gazi Ali, 7 yıl sonra şehidimizin gözüyle yüzde 45 görmeye başladı. Terörsüz Türkiye konusunda ilk soru sorulacak kişi bana göre Ali'ydi. Bir şehidimizin gözüyle gören Gazi Ali."

Haberin Devamı

Sözün bu noktasında Başkan Işık, duruyor. Yutkunuyor ve devam ediyor:

"Sordum: Ali nasıl bakıyorsun Terörsüz Türkiye sürecine, ne düşünüyorsun"

Gazi Ali öyle bir cevap veriyor ki:

"Başkanım ben iki gözümü verdim, bir ayağımı verdim, bir elimin parmaklarını verdim bu ülkeye. Sırf terör bitsin diye canımı isteseler yine veririm bu vatana. Gazi Ali olarak canımı veririm. Ancak ben öbür dünyada o gözüyle gördüğüm şehidimize nasıl cevap vereceğim, bir söz bile söylemeye korktun mu demez mi"

Başkan Işık, Gazi Ali'nin cevabını aktardıktan sonra ekliyor:

"Bu konuda sizler bir karar alırken yüreğiniz Gazi Ali'yi unutmasın. Bizler ölümden, kolumuz ya da bacağımızın kopmasından, kaybettiğimiz gözümüzle sevdiklerimizin yüzünü görmemekten korkmuyoruz. Korkumuz sadece teröristlerin cezasız kalmasıdır."