İşte bu kanlı dönemin özeti: Trump ve Netanyahu'nun danışıklı ticaret savaşı
KOMPLO teorilerini hiç sevmem. Her şeyin arkasında "ABD/CIA var" diyenlerden de değilim ama; Şu son olaylara bakınca; Trump ve Netanyahu'nun Ortadoğu'da paylaşım amaçlı bir "danışıklı savaş" yürüttükleri giderek netleşiyor. Ve ne yazık ki görülmek istenmeyen bu gerçeğe doğru hızla sürükleniyoruz.
Buyrun olayları birleştirip birlikte karar verelim: Çılgın Netanyahu: "Görevi cinayet, sürgün, bombalama, sabotaj, korkutma."
Amacı: "Suriye'deki Dürzi ve Kürt grupları etkisi altına almak. İran'ı etkisizleştirmek. Ezilmiş bir Suriye'den parça kopartmak. "
Başkan Trump: "Ortadoğu'yu bir emlak gibi görüp pazarlamak. Silah satışı yapmak."
Detaylara gelirsek; Bu "danışıklı savaş" üzerinden gelişen "emlak pazarlama sistemi" şöyle işliyor:
1-Netanyahu, Gazze'yi işgal ediyor; yaklaşık 60 bin insanı öldürüyor. Sürüyor. Vuruyor.
O an için Trump'tan bir ses çıkmıyor. Sonra Trump, "Barışı ben sağlarım" diyor.
2-İsrail, bu defa İran'a vuruyor. Trump'tan yine ses çıkmıyor.
Bombalar yağarken; Trump yine "Barışı ben sağlarım" diyor.
Biz, "Acaba sağlar mı" diye tartışırken;
Haberin Devamı3-Trump dönüp İran'ı vuruyor.
Hem de ne vurmak. "Dünyada hiçbir güç bunu yapamaz" diye bir de övünüyor.
Netanyahu, Trump'ı dünyanın "adalet kılıcı" ilan ediyor. Şükranlarını sunuyor.
Trump, İran'a "Bak, sakın fazla üstüme gelme. Ateşkes yap" diyor.
İran durup sendeleyince, İsrail bu defa Gazze'ye dönüyor. Vurdukça vuruyor.
4-Emlakçı Başkan Trump ağzındaki baklayı çıkarmış bir kere.
İsrail'in kana bulayıp dümdüz ettiği Gazze için; "Yatırım yapıp orayı bir tatil beldesi haline getirelim. Filistinlileri başka bir yere Ürdün'e alırız" diyor.
(Eminim bu plan için Suriye'deki limanlarda olduğu gibi Körfez'deki emirliklere "Parayı siz verin" diyecektir.)
5-Biz tam "Çocuk ölülerinden tatil köyü olur mu Filistin halkı ne olacak" diye soruyoruz ki...
Şam'da bazı patlamalar meydana geliyor. Kilise patlatılıyor. Cami saldırısı. Belli ki "iç karışıklık" planı var.
Biz yine "Yapmayın, adaletli olun" derken; Trump, Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı kabul ediyor. Görüşmeler, el sıkışmalar...
Bu sırada HTŞ'yi "terör listesi"nden çıkartıyor.
VE TİCARET BAŞLIYOR
6-Hemen ardından Suriye'nin Doğu Akdeniz'deki iki büyük limanı el değiştiriyor. ABD destekli Emirlik ve Fransız şirketleri limanları alıyor. Rusya devredışı.
(Yani para yine Emirliklerden çıkıyor)
Bunun üzerine biz tam "Evet nihayet Suriye'nin toprak bütünlüğü sağlanıyor" diye düşünürken;
Bu defa İsrail, Şam'ı bombalıyor. Genelkurmay Başkanlığı'nı vuruyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, "İsrail'in Suriye'deki saldırılarından büyük endişe duyuyoruz" diyor.
Bak seeen...
Yahu bu Netanyahu, ABD'nin bilgisi olmadan Şam'ı vurur mu
Baktık yine Netanyahu saldırısı.
Ve Şam'ın güneyi Dürziler üzerinden İsrail kontrolünde...
Kuzey için de PKK/YPG, yani SDG'yi ayartıyorlar.
Yani Netanyahu güney ve kuzey Suriye'de vekil güçlerle İran'a karşı kendisini garanti altına alırken,
Trump, Körfez ve Ortadoğu'daki ticaretini sürdürüyor.