Dün Mossad'ın İran'a nasıl bu kadar kolay sızdığı sorusuna cevap aramış ve bazı örnekler vermiştim. Dahası Mossad'ın İstanbul'da da faaliyetleri olduğu ve buna yönelik olarak MİT'in başarılı operasyonlarla Mossad'ın devşirme ajanlarını yakaladığını da hatırlatmıştım. Bugün bu savaşın başka bir boyutuna geçiyorum. Siber boyut...
İsrail bugün vurduğu Natanz Nükleer Tesisi'ne uzun yıllar önce bir "solucan yazılım" yerleştirmişti. Hatta bu solucanın yarattığı "siber bombalar" sayesinde tesisin sisteminde çökmeler olmuştu.
Anlatayım. Yıl 2012 Mayıs:
Kaspersky Laboratuvarı, Birleşmiş Milletler'in bilgi ve iletişim teknolojilerini yöneten ajansı olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'nden bir talep alıyor: "İran'daki petrol şirketlerinin bilgisayarlarındaki dosyaları yok ettiği iddia edilen kötü amaçlı bir yazılımdan şüpheleniliyor. Böyle bir ihbar var. Bu yazılımı inceler misiniz"
Laboratuvardaki Schouwenberg ve meslektaşları, bu talep üzerine virüsü ve varyantlarını aramaya başlıyor.
Araştırmalar derinleştikçe farklı yazılımlara ulaşılıyor.
Sonuç olarak ve özetle;
İsrail'in bugün vurduğu nükleer tesis Natanz'a yıllar önce yerleştirdiği anlaşılan Stuxnet yazılımı;
Haberin DevamıBir istihbarat operasyonunda endüstriyel altyapıyı yok etmeyi başaran ilk siber silah olarak kabul ediliyor.
Yani arkadaşlar;
Bu savaş yalnızca füzelerden ve savaş jetlerinden, ölümcül dronlardan ibaret değil.
Mesele çok daha derin. Ve çok daha öncelere dayanıyor.
SAVAŞIN EN KRİTİK SORULARI
Şimdi dünkü yazımla ilgili sizlerden gelen yorumlara göre başka bir soruya geçiyorum:
-İsrail'in İran'ı böylesine etkili bir şekilde vurması nasıl değerlendirilmelidir
Ve bir başka soru:
-Türkiye bu savaşı nasıl izledi
Önce bu saldırıyı Türkiye nasıl değerlendiriyor
STRATEJİKİSTİKRARSIZLAŞTIRMA
Cevabı Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasındaki şu ifadede buluyoruz: "Uluslararası hukuku açıkça ihlal eden bu saldırı, İsrail'in bölgede yürüttüğü stratejik istikrarsızlaştırma politikasına hizmet eden bir provokasyondur."
Buradaki "stratejik istikrarsızlaştırma politikası" şu anlama geliyor: "İsrail'in Devrim Muhafızları ve askeri üst düzey personeli nokta atışlarıyla öldürmesi aynı zamanda İran rejiminin artık güçsüz olduğu izlenimini muhalifler üzerinde yaratmaktır. Bir anlamda İran'daki rejim muhaliflerine mesajdır. Bu istikrarsızlaştırma politikasıyla İsrail, İran'daki rejimin çöküşünü planlamaktadır."
Haberin DevamıYoksa İsrail Savunma Bakanlığı ve istihbaratı da İran'ın nükleer tesislerinin yerin en az 100 metre altında inşa edildiğini ve oraya zarar vermenin çok zor olduğunu bilmektedir.
Dikkat edin. Nükleer enerji üzerine çalışan bilimadamlarının aynı anda öldürülmesi;
Ve İran ordusunun üst düzey komutanlarının yatak odalarında bile vurulduğunun fotoğraflarla servis edilmesi bu istikrarsızlaştırma politikasının sonucudur. Nitekim dün İsrail, İran Savunma Bakanlığı'nı da vurdu.
Bu bir psikolojik harp tekniğidir... Bakanlığın "provokasyon" vurgusunun altında da bu düşünce yatmaktadır. Gerçi İran da boş durmadı. Hipersonik füzelerle İsrail'in ünlü "Demir Kubbe" savunma sistemini delik deşik etti.
Haberin DevamıİRAN REJİMİNE KARŞI HALI SÜPÜRME SİSTEMİ
Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında dikkat çeken bir cümle daha var: "Saldırıların, İran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşmesinin Netanyahu hükümetinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediği ve kendi çıkarları doğrultusunda bölgesel istikrarı ve küresel huzuru riske atmaktan kaçınmadığını göstermektedir."
Bu cümlede söz edilen "Netanyahu Hükümeti'nin kendi çıkarları" ifadesi birbirine bağlı iki anlama geliyor:
1-Netanyahu iç siyasette zor durumdaydı. Yargılanması söz konusuydu. Ancak bu saldırı ile kahraman olmaya oynuyor. İç kamuoyunda üzerine gelen saldırıları durdurmayı planlıyor. Bir anlamda halıyı süpürüyor.