Hakan Fidan'ın "adlarını veremeyeceğimiz" dediği...O en kritik meseleyi isimsiz kahramanlarımız çözecek
Şuanda terörle mücadelenin en kritik, en hassas ve en zorlu noktasına gelmiş bulunuyoruz.
Neden mi Çünkü Suriye'nin yeni yönetimi oluşurken, kuzeyindeki terör oluşumunun nasıl önleneceği sorusuna cevap aranıyor. Yani...
-SDG içindeki PKKYPG yapılanması nasıl elenecek
-PKK militanları nasıl ayıklanacak
-Suriyeli olmayan eli silahlı militanlar nasıl belirlenecek
Ve asıl soru:
-ABD'nin SDG'yi destekleyen açıklamaları değişir mi
Bütün bu sorulara cevap vermeden önce bir konuyu hatırlamamız gerekiyor.
İsimsiz kahramanlarımızın yıllardır sessizce, gizlice o bölgede sürdürdüğü mücadeleyi.
Bakın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ne diyor: "Milli İstihbarat Teşkilatı'nın oradaki ismini gerçekten veremeyeceğimiz çok nitelikli arkadaşlar, çok vatansever arkadaşlar var, onların faaliyetleri, Silahlı Kuvvetler'deki, özellikle üç harekâtta görev almış, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtı'nda görev almış, arazideki Özel Kuvvetlerden diğer piyade unsurlarına kadar, şimdi bir kısmı emekli olmuş generallerin hakları ödenmez."
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıHULUSİ AKAR HATIRLATMASI
Hakan Fidan'ın bu vefa içeren ifadeleri bir an dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı hatırlatıyor. Gerçekten de Akar ve Fidan o dönem müthiş bir uyumla çalıştılar. Akar'ın o dönemlerde ve peşpeşe yapılan sınırötesi harekâtlardaki çalışmaları unutulmaz.
Dahası... Gece geç saatlere kadar ayazda, gündüz gölgelerde görev yapan o kahramanlar unutulur mu
O şehitler elbette unutulmaz.
Sonradan öğreniyorum ki.
MİT o bölgede SDG içinde bulunan PKKYPG militanlarını tek tek belirliyor. Kayıtlarını oluşturuyor. Dosyalıyor. Yani istendiği an tamamını dosyalar halinde ortaya koyacak bir istihbarat gücümüz var.
İşte bunu başaran o sessiz ve gizli kahramanlaradır.
Bakan Fidan önemli bir detay daha veriyor: 'Bu insanlar şimdi de canla başla çalışıyorlar kademeli. Milli İstihbarat Teşkilatı daha ön alıcı arazide konuları görüyor; Silahlı Kuvvetler daha kurumsal yayılmış durumda, herhangi bir kinetik saldırıya karşı sürekli alarmda ve alanı tahkim ediyor, caydırıcılığı muhafaza ediyor. Bunlar ancak büyük devletlerin uygulayabileceği katmanlı stratejiler. Bunları uygulamadığınız zaman her türlü kriz gelir sizi içeride bulur."
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBu sözler peşpeşe yapılan harekâtları ve Türk ordusunun neden Suriye'nin kuzeyinde olduğunu anlatan sözlerdir.
Bu gerçeği de şöyle özetliyor: "Bakın Cumhurbaşkanımızın son 10 yılda değiştirdiği en büyük stratejik parametre, tehdidi Türkiye'de beklemek değil, tehdidi kim bize getiriyorsa oraya gitmek. Ve tehdit hiçbir zaman için siyah-beyaz olmuyor, her zaman için çok katmanlı ve gri, çok karmaşık, çok kompleks, onları o şekilde anlayıp cevap vermek gerekiyor. Onun için bunu da ayrıca ifade etmek istedim."
Evet arkadaşlar, büyük devlet olmak işte söyle bir bakış gerektiriyor.
ÜÇ YETKİLİ İSİM KONUŞUNCA EN KRİTİKNOKTA ORTAYA ÇIKIYOR
Şimdi yazının başındaki sorulara geliyorum: Önce ABD Dışışleri Bakanı Blinken'ın şu sözleri: "SDG konusunda, öncelikle 'içinde bulunduğumuz anın' bir aciliyeti var. Bu aciliyet, son yıllarda elde ettiğimiz başarıyı, yani IŞİD'in hilafet bölgesini sona erdirmek ve IŞİD'in kontrol altında tutulmasını sağlamaktır. Bu, kritik bir görev olmaya devam ediyor. SDG, bu görevin yerine getirilmesi konusunda hayati bir rol oynuyor. Buna, yaklaşık 10 bin yabancı terörist savaşçının tutulduğu gözaltı merkezlerinin güvenliğini sağlama ve bu kişilerin ülkelerine iadesine yardımcı olma da dahil. Bu nedenle, Türkiye'deki meslektaşlarımızla ve diğerleriyle de görüştüğüm gibi, SDG'nin mevcut rolünü devam ettirebilmesi şu an için önemli. Çünkü bu, IŞİD'in Suriye'deki geçiş sürecinden yararlanarak yeniden toparlanmaya çalışacağı kırılgan bir an."