Efsane takımın hazin durumu

Atatürk o takımın bayrağına 'ay-yıldız' koydurtmuştu

Tam 98 yıl önce;

Milli Mücadele ateşinin yürekleri sardığı günlerde;

Mustafa Kemal Atatürk, ziyaret ettiği kulübün şeref defterine şöyle yazar:

"Karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara çok şayandır. Bu gençlik muvacehesinde istikbalin kuvveti, saadeti bariz görülmektedir."

Atatürk bir sonraki ziyaretinde;

O tarihlerde azınlıkların elinde olan futbol takımlarına karşı tek gol yemeden şampiyon olan kulübün bayrağına "ay-yıldız" konulmasını istemiştir.

Evet arkadaşlar;

Bu kulübün adı Karşıyaka Spor Kulübü'dür...

Ve bugün 13 Kasım'dayız.

Yani bundan 111 yıl önce;

15 yaşlarındaki Zühtü Bey ve arkadaşları tarafından "Türklüğü yükseltmek" için kurulan;

Şehirdeki bütün yabancı takımları yenip şampiyon olan;

Sonra her bir oyuncusu Milli Mücadele'de savaşan;

Karşıyaka Spor Kulübü'nden söz ediyorum.

Ne yazık... Ne yazık...

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bu ecdat ve Milli Mücadele emaneti kulüp, yıllardır sahasız, statsız, bir "spor yetimi" gibi kenara itilmiştir.

İzmir'de Gürsel Aksel Stadı, Alsancak Mustafa Denizli Stadı, Yeni Buca Stadı, Bornova Aziz Kocaoğlu Stadı ve Tire Gazi Mustafa Kemal Atatürk Stadı çoktan kapılarını açarken, mağdur kulüp durumuna düşen 'Kaf-Kaf' içimizi sızlatmaya devam ediyor.

Kaf-Sin-Kaf'ı anlamak için biraz geri gidelim;

MİLLİ MÜCADELE'NİN TAKIMI

O tarihlerde bütün takımlar Rumlar, Ermeniler ve İngilizler tarafından kurulmuştu.

Futbol da onlar arasında oynanıyordu.

Kulübün kurucusu Zühtü Işıl o günleri şöyle anlatır:

"1908 Meşrutiyet İnkilabı olduğu zamanda bizim nesil 10-15 yaşında idi. İttihat-ı Terakki Fırkası hürriyeti ilan ettiği o gün bizler de 'Yaşasın hürriyet' diye bu heyecanlı günleri alkışlamıştık.

Memleket bizimdi, fakat hâkim olan Türk'ten başkalarıydı. Ticareti, sanayi, herşeyi Türk'ten başkaları için bir nimetti. Hürriyet ilanı ile 'Türküz' diye övünmek ihtiyacını yavaş yavaş duymaya başladık, her sahada duyulan bu ihtiyaçlar bizi sporda örgütlenmeye itti.

İzmir'de Rumların Panyanios, Apollon gibi birçok kulüpleri vardı. Bornava'da da İngilizler'in kendi aralarında bir toplulukları mevcuttu. O tarihte biz de aramızda para toplayarak top aldık. Kısa pantolonlarla o günün sahası olan Osmanpaşa Camii'nin yanındaki ilk mektebin bulunduğu yerin bitişiğindeki arsada oynamaya başladık. Aramızda ilk defa bir topluluk kurmaya 5-6 arkadaş o günlerde bu arsada karar verdik. Ağabeyim Kadızade Raşit, teyzezadem Süreyya İplikçi, ben, Refik Civelek, Osman Nuri, Örnekköylü Hüseyin bir zeytin ağacının altında hafif yağmurlu bir günde bir kulüp kurmayı tasarlamıştık. İçimizdeki milli heyecan bir yangın gibi ateş almıştı.