Bayram sonrası koylarda yıkım

İlk sözü baştan söylüyorum... Yıkımların merkezindeki koylar:

Bodrum: Türkbükü, Gündoğan, Ortakent, Torba...

Marmaris: Orhaniye, Selimiye, Bozburun, Söğüt... Ve Datça...

Şimdi detaylara geçiyorum... Dün sabah erkenden güzel bir haber alıyorum...

"Uçan Çevreci"nin Bodrum'da yakaladığı "kirlenme" üzerine Muğla Çevre Müdürlüğü ile belediye harekete geçiyor...

Ve kirlenmenin bir altyapı çalışması sırasında patlayan boru olduğu anlaşılıyor.

Anında müdahale ediliyor.

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras neredeyse isyan ediyor. Sezon açılırken aynen şu tespiti yapıyor: "Utanmazlık, arsızlık had safhaya çıktı. Kaçak yapıyı durduruyoruz, mühürlüyoruz, iskeleyi kaldırıyoruz. Bir bakıyoruz, ertesi gün mühür sökülmüş inşaat devam ediyor."

Ne yazık ki Çeşme'den Antalya'ya kadar kıyılardaki bu arsız utanmaz saldırı devam ediyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

TÜRKBÜKÜ, GÜNDOĞAN YIKIMLARI

Önceki gün bir Çevre Bakanlığı yetkilisi ile sohbet ediyorum... Ve bu defa çok kesin bir üslupla şunları duyuyorum:

- Bu haftadan itibaren Türkbükü, Ortakent, Torba ve Gündoğan hattında yıkımlar başlıyor.

- Özellikle bu koylardaki kaçak iskelelerin tamamı yıkılacak.

Bildiğiniz gibi Türkbükü gibi sahillerde, denize uzanan kaçak iskelelerde ciddi paralara şezlong kiralanıyor. Adam kaçak iskele üzerinden fahiş kiralama fiyatlarıyla bir sezonda milyonlarca lira kazanıyor. İşte şimdi bayramın hemen ardından, bu iskeleler yıkılıyor. Yalnız Bodrum değil...

Datça'da da 300 yıkım devrede...

BAYRAM SONRASI MARMARİS-HİSARÖNÜ

Aynı yetkili, yine bayram sonrasında Marmaris Hisarönü Körfezi'ndeki yüzlerce kaçak iskelenin yıkılacağını anlatıyor... Orhaniye, Selimiye, Bozburun, Söğüt'teki kaçak olduğu tespit edilen bütün iskeleler yıkılacak. Yıkım kararı sahil güvenlik ve jandarmaya bildirilmiş.

Bir zamanlar tertemiz denizleriyle, yemyeşil ormanları, lezzetli balıkları ve sebzeleriyle, güleryüzlü esnafıyla harika bir turizm beldesi olan Selimiye ne yazık ki şimdi denizinde koli basili olan, balıktan eser kalmayan, kaçak iskele ve kaçak yapılarla dolu bir hale geldi. Gözü dönmüş rantiye bu masum sahilleri resmen zehirledi.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İSTANBULLU HANIMEFENDİ İLE İBRETLİK BİR DİYALOG

Çevre Bakanlığı'nın yetkilisi olan dostumdan dinledim. Aktarıyorum:

Yine böyle bir kaçak yapı tespit ediliyor. Yıkım kararı alınıp mühürleniyor. Tabii yapı sahibi konuyu hemen mahkemeye götürüyor. Bu sırada İstanbul'dan bir hanımefendi kapısını çalıyor. Entelektüel, okumuş, varlıklı bir hanımefendi. Sonunda konuyu kaçak yapıya getirip diyor ki:

"Efendim, biz orada bir taş ev aldık. Yıkıktı, perişandı. Yeniden yaptık, güzelleştirdik."

Tabii yeniden yaptık derken ne olduğunu anlıyorsunuz. Küçük, yıkık, perişan taş köy evi, harika bir yazlığa dönüşmüş. Önüne bir de iskele geliyor.

Hanımefendiye cevap veriliyor: "Ama biz bütün tespitleri yaptık. Orası kesin olarak kaçaktır. Yıkılması gerekir."

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Yetkili dostum bunu söyledikten sonra hanımefendi üç kez daha soruyor:

"Bir şey yapılamaz mı"

Evet arkadaşlar...

İşte başımızın belası soru budur.

İşte çevre katliamının zehirli sorusu budur.

İşte gözü dönmüş işgalin kilit sorusu budur...

Zaten kaçak yapı sahiplerinin ortak gerekçesi budur: