DÜN baktım gazetelerimizin çoğunda kaybettiğimiz alev savaşçılarımız için "kahramanlar" ifadesi vardı.

En çok da "Yeşil Vatan için öldüler" başlığını gördüm.

Kimisi "kahraman" diyor, kimisi "yeşil vatan savunmasında" diye başlıyordu habere.

İşte bu yazı o başlıklardan geliyor.

Eğer ormanlarımıza "yeşil vatan" diyorsak..

Eğer onları yangından koruyanlara "alev savaşçısı" diyorsak.

Kahraman ilan ediyorsak;

Bana göre onlar artık şehittir.

Ve elbette aileleri "şehitlik mertebesinin sosyal haklarından" faydalanmalıdır.

Vatan savunması yalnızca hudutlarda olmaz.

Ağaçları, kuşları, sahilleri, börtü böceği yani doğayı korumak da bir vatan savunmasıdır.

Sayın Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı.

Sizin yangınlarla nasıl mücadele ettiğinizi biliyorum.

Yangın savaşçılarına ne kadar değer verdiğinizi biliyorum.

Eminim şu anda sizin de bizim gibi içiniz kan ağlıyor.

İşte bu yazıyı bu yüzden yazıyorum.

Sorum da şu:

-Eğer bu çocuklar Yeşil Vatan'ı savunmak için canlarından olduysa... Şehitlik mertebesini hak etmiyorlar mı

-Eğer ediyorlarsa şehit ailelerine verilen hakları da hak etmiyorlar mı

-Onların çocukları, eşleri, anneleri bu olanaklardan faydalanamaz mı

ŞEHİT KİMDİR

Elbette kapsamlı olarak düşünülmesi gereken bir öneridir bu.

Yasaya ve yönetmeliğe bakınca şunları görüyoruz:

-Harpte ölenler ya da yaralanıp tedavisi sırasında ölenler ya da geride olup düşman silahının etkisiyle ölenler.

-İç güvenlik görevlerinde ve terör ve anarşi ile mücadelede ölenler ya da yaralanıp tedavi sırasında ölenler.

-Eğitim, atış, tatbikat, manevra sırasında ölenler.

-Kaçakçılığın men ve takibinde ölenler

-Herhangi bir askeri tesis, kışla ve binanın vs. yangın, sel, çığ türünden doğal afetlere maruz kalması nedeniyle ölenler.

NASIL BİR ÇÖZÜM

"Yeşil Vatan"ın korunması için alevlerle savaşırken ölen ya da yaralanan bu vatanseverlere borcumuz var.

Geride bıraktıkları çocukları bizim fidanlarımızdır.