Masa dağıldı mı!

Birkaç günlüğüne eşimle birlikte kaçıp kafa dinleyeyim dedim. Niyetim yazı bile yazmamaktı. İstanbul'a pazartesi dönecek, akşam Teke Tek'te Meral Akşener'i ağırlayacaktım. Bir hafta önce konuşmuş, tarih konusunda anlaşmıştık. Akşam üzeri telefonum çaldı. Altılı Masa toplantısına kısa bir ara verilmişti. Bu aradan istifade bana da haber veriliyordu. "Pazartesi Teke Tek'te konuşamayacaktık." Çünkü Altılı Masa pazartesi bir daha toplanma kararı almıştı. Çünkü bu toplantıda karar alınamamıştı. Çünkü sorun vardı. Sorun derin değildi ama sorundu ve aslına bakarsanız beklenmeyen bir sorun da değildi. Muhtemelen pazartesi çözülecekti ve o gün Teke Tek'e gelmesi mümkün değildi. Hemen bir tweet atarak "Masada sorun var. Pazartesi bir daha toplanacaklar" dediğimde henüz kimse sorun olduğunu bilmiyordu. Peki neydi sorun Aslında işaretini Meral Hanım'la son konuşmamızda almıştım. "Ben durduğum yerde duruyorum" demişti, ben de sizlere aktarmıştım. Durduğum yer dediği CHP'nin Kemal Bey dışında bir aday göstermesiydi. Aslında İYİ Parti'nin gönlü Ekrem İmamoğlu'ndan yanaydı ama iktidar yargısı İmamoğlu'nu sakatlamıştı ve oynaması riskli hale gelmişti. Elde Mansur Yavaş vardı. CHP ise "Üç büyük belediyenin gücü ile seçime gitmek varken, niye bu avantajı kaybedelim" diyordu. Üstelik HDP de Mansur Yavaş'a mesafeliydi, Erdoğan-Bahçeli ittifakına rağmen. İYİ Parti tarafı ise Kılıçdaroğlu'nu kendi seçmenine yüzde 100 kabul ettirememekten çekiniyordu. İşte Masa'daki sorun bu oldu. Herkes Kılıçdaroğlu deyince, Akşener "Ben buna partime sormadan evet diyemem" dedi. Sorun pazartesi muhtemelen çözülecek. Meral Akşener "Ben aday olmayacağım" diye kendini bağlamış olduğu için mecburen çözülmek zorunda. İYİ Parti bu saatten sonra karşı ittifaka katılıp intihar etmeyeceğine göre çözülecek. Ama masa gereksiz bir yara almış olacak. Masadan yana geçmiş olan hem sayısal hem moral üstünlük bir kez daha heba ya da en azından riske edilmiş olacak. Benim son zamanda gördüğüm şu ki, evrendeki hemen her şey Cumhur İttifakı aleyhine çalışıyor. Cumhur İttifakı lehine çalışan tek şey ise Millet İttifakı. Siyaset, mühendislik ve olta 4Paylaşım YAZARLAR Giriş: 03.03.2023 - 10:37 Güncelleme: 03.03.2023 - 10:37 ABONE OL Hikayeyi bana aktaran, Türkiye'nin tanıdığı bildiği, Savunma Sanayi alanında dünya çapında işler yapan müthiş bir mühendis. Tam ibretlik aslında. "1985 yılında arkadaşım Avukat Mehmet'le her hafta balığa çıkar iyi av yapar gelirdik. Ağustos sonlarında eski bir reis olan Mehmet, palamut boğaza girecek oraya gidelim dedi, sonra ekledi: 'Palamut çaparisi lazım, bunun iyisini Kalamış Yelken Kulübü'nde bulacağımız Kör İhsan Reis yapar.' Palamut çaparisi dediği 40 iğneli bir çapari, şanslı günde bir oltada 20 25 balık alınabiliyor. Biz de kalktık gittik. Kör İhsan Reis nerede palamuta çıkacağımızı sordu. Ben de 'Motorlarımız hızlı Karadeniz'e kadar gideriz' dedim. Reis 'Bak delikanlı bu sene balık kuvvetli onun için sağlam yapacağız, köstekler 0,50 olmalı' diye cevap verdi. Eh biz de mühendisiz, 0,50 mm2 misina ile 5-6 kg kırlangıç alabiliyoruz ya, tecrübeyle ulaşılan doğruya içimden bir bravo çekerek, 'Tamam Reis!' dedim. İhsan Reis ustalık dersine devam edip, 'Beden de güçlü olacak, 0,75 yapacağım' deyince enayiliğinin farkında olmayan, bilmiş mühendis olarak hemen itiraz ettim 'Reis, bir balığı 0,50mm2 misinayla zaptediyorsun da 20 balık için 0,75mm2 biraz zayıf olmaz mı' İhsan Reis hiç kafasını kaldırmadan cevap verdi 'Delikanlı sen hiç bilerek aynı yöne asılan iki üç palamut gördün mü Takılınca birlikte çekip bedeni koparmayı denemezler bile. Beden zamanla zayıflasa bile balıklar aynı yöne çekmedikçe kopmaz'" Bu hikayeden, siyasi bir mana çıkarmak elbette mümkün ama siyasetçilerin balıklardan bir nebze daha makul