Küsmeyin durdurun

İstanbul'un siluetini bozduğu için uzun uzun tartıştığımız kuleleri hatırlıyorsunuz değil mi! Kazlıçeşme'de inşa edilen 169 adlı üç yüksek katlı bina aralarında hayli mesafe olmasına rağmen tarihi yarımadanın oluşturduğu İstanbul siluetini bozduğu gerekçesiyle mahkemelik olmuştu. Oysa üç kule de her şeyiyle yasal olarak inşa edilmişti. Kaçak veya ruhsata aykırı bir tarafı yoktu. Dönemin AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve yine AK Partili Zeytinburnu Belediyesi'nden alınmış her türlü izni vardı kulelerin. Ancak tepkiler olmuştu ve bunun üzerine Başbakan Erdoğan tartışmaya dahil olmuş ve kendi partisinin belediyeleri tarafından ruhsatlandırılmış olmasına rağmen "Üst katları tıraşlansın dedim dinlemediler. Sahibi ile yıllardır konuşmuyorum" açıklaması yapmıştı. Dava süreçleri sonrasında yapıların izinli olduğu gerekçesi ile tıraşlanmasına ya da yıkılmasına gerek olmadığı karara bağlandı. İzinleri verenler ise zaten dava konusu bile olmadı. Şimdi benzer bir tartışma Süleymaniye'de yaşanıyor. Ama hiç değilse daha inşaatlar bitmeden, betonlaşma tamamlanmadan. Bu kez Süleymaniye Camii çevresindeki "rehabilitasyon" inşaatları kapsamında, bölgede yapılmakta olan bir bina Süleymaniye'nin o muhteşem görüntüsünün önüne bir set çekmeye başladı. Binanın sahibi AK Parti döneminin "avantajlı" vakıflarından "İlim Yayma Vakfı". Burası büyük ihtimalle İlim yayma Vakfı'na kamu tarafından verilmiş. İnşaatı onlar yapıyor. Büyük ihtimalle inşaat için gerekli izinler de verilmiş, minare kılıfına uydurulmuş. Ama şu anda önemli olan bu değil. Asıl önemli olan bu inşaatın daha fazla yükselmemesi. Sahibi kim olursa olsun, bina ve inşaat izni kime nasıl verilmiş olursa olsun bunlar öncelikli konular değil. Acil ve öncelikli olan bu inşaatın durması, Ecdad diye diye, yaptıkları her şeyi katlettikleri Ecdad'ın bir eserinin daha gölgelenmemesi, kaybolmaması. Bir şey yapılacaksa şimdi yapılmalı. İnşaat durdurulacaksa şimdi durdurulmalı. Süleymaniye Camii'ni de katledip sonra "Ben İlim Yayma Vakfı ile küstüm zaten" demenin kimseye bir yararı yok. Sonradan açılmış, sonuç vermeyeceği belli davalarla tepkileri ortadan kaldırmaya çalışmanın da ne bize ne Sinan'a ne de Ecdad'a bir faydası var. Davutoğlu: Bardakçı'yı kastetmedim YAZARLAR 04.02.2022 - 10:45 Güncelleme: 04.02.2022 - 11:03 Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu aradı dün. Hem bir konuda bilgi vermek hem de katıldığı Teke Tek programının yarattığı etki için teşekkür etmek istemiş. Program sırasında sorduğum bir soruya verdiği yanıta, Murat Bardakçı'nın gösterdiği tepki ile ilgili bilgi. Soru, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 2. Abdülhamit'i birbirine benzetip, "Abdülhamit'i devirmek isteyenlerin de sonrası için bir planı yoktu" şeklindeki yorumlar hakkında ne düşündüğü idi. Davutoğlu da bunun hiçbir mantığı olmadığını, tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını, o günkü dünya ile bugünkü dünyanın çok farklı olduğunu, o günkü Türkiye ile bugünkü Türkiye'yi de kıyaslamanın mümkün olmadığını anlattı. Böyle bir tez ileri sürmenin bilgisizlik olduğunu ileri sürdü. Davutoğlu'nun bu sözleri üzerine de daha önce böyle bir yazı yazmış olan Murat Bardakçı, Davutoğlu'na hayli ağır bir yazı yazdı. İşte Ahmet Davutoğlu bu konuda bilgi vermek istemiş. "Fatih Bey, Murat Bardakçı dostunuz biliyorum. Sizin sorduğunuz sorudan yola çıkarak bana ağır bir yazı yazmış. Bu, Murat Bey'in bana ilk ağır yazısı değil. Daha önce de kadim kelimesinin anlamını bilmediğimi yazdı. Kadim'in artık mevcut olmayan demek olduğunu, mevcudiyetini sürdüren şeylere kadim denmeyeceğini söyledi ve beni cehaletle suçladı. Kadimin ne anlama geldiğini bilirim. Başlangıcı belli olmayan, öncesiz demektir ama artık olmayan demek değildir. Yine de yanıt vermek istemedim. Ancak bu kez alınganlığı gereksiz. Sizin sorunuza yanıt verirken, Murat Bey'in bu yönde bir yazısı olduğunu bilmiyordum. O yazıyı okumamıştım. Ama başka birtakım kişilerin bu yönde yazdığını ve konuştuğunu biliyordum. Ama emin olun Murat Bey'in yazısından haberdar değildim. O yüzden de sözlerimin hedefi o değildi. FETÖ'cü taktikler derken de asla Murat Bardakçı'yı kastetmedim. Kastettiğim kişiler bazı tarihçilerdi. O yüzden boşuna alınganlık göstermesine gerek yok." Bu reziller sayesinde YAZARLAR 04.02.2022 - 11:04 Güncelleme: 04.02.2022 - 11:04 Galiba bu ülkenin kurucu değerlerine ve kurucularına karşı kin ve nefret besleyen o aşağılık güruha teşekkür etmemiz gerekiyor. Bu ülkeyi kuran iradenin, o iradenin ete kemiğe bürünmüş hali olan Mustafa Kemal Atatürk'ün önemini ve değerini her gün bize hatırlatıyorlar, onlara olan minnet duygumuzu körüklüyorlar, vefa borcumuzu her dem taze tutuyorlar. Bu aşağılık, vicdansız, edepsiz güruh olmasa kim bilir