İyi ki Atatürk varmış di mi!

Maşallah, bölünmek troller üzerinden kapışmak için hiçbir fırsat kaçırılmıyor memlekette. Bu sefer de kar üzerinden kavga var. Taraflar birbirine daldı. AK Partili troller şehir içi yolların kardan ulaşıma kapandığını yazıp İmamoğlu'nu suçluyorlar. İmamoğlucu troller ise Karayolları'nın sorumluluk alanındaki yollarda yolda kalanları gündeme taşıyıp merkezi hükümeti suçluyorlar. İmamoğlu'nu karda kıyamette balıkçıya gitmekle suçlayanlar, geçmiş dönemlerde benzer afet anlarında rahmetli Kadir Topbaş'ın hep yurt dışında yakalandığını unutuyorlar, İmamoğlu'nu savunanlar ise geçmişte benzer şekilde Kadir Topbaş'ı karaladıklarını hatırlamak istemiyorlar. İşin doğrusu bizim gibi sıradan vatandaşları ise bu kavga hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren yolda kalmamız, eve ulaşamamamız, perişan olmamız. Bu yol Karayolları'nın mı, belediyenin mi bizi ilgilendirmiyor. Bizim için hepsi devletin işi. Tabii en büyük felaket İstanbul'un 3. havalimanında yaşandı. Havalimanı kar altına gömüldü. Yolcular bindikleri uçakların içine hapsoldu, uçaklardan tahliye dahi edilemediler. Havalimanına giden yollar kapandı, havaalanında binlerce insan terminalde mahsur kaldı. Mahsur kalanlara yiyecek içecek bile temin edilemez hale geldi. Tam bir sefalet, tam bir felaketti. Ve havalimanında bir uçağın içinde hapsolmuş bir yolcu 6 saatlik bekleyişi sırasında bana bir mail attı. Hem uçaktan çektiği birkaç fotoğrafı bana ulaştırdı hem de "Fatih Bey yine öngörünüzde haklı çıktınız. Bu havalimanı hava koşullarına çok açık. İstanbul'a kar tanesi düşse burada yollar kapanır. Bu bölgede yaşadığım için biliyorum demiştiniz. Tam da öyle oldu" diye yazdı. Okurlar ilginç. Yazdıklarımı benden daha net hatırlıyorlar. O söyleyince ben de anımsadım. 3. havalimanı inşaatı başlamadan, daha ihaleye bile çıkılmadan havalimanının nerede yapılacağı açıklanınca aynen böyle yazmıştım. Bölgede yaşadığım için ve oralarda motorla dolaştığım için iyi bildiğimi, kuzey rüzgarlarına çok açık olduğunu, Balkanlardan gelen soğuk havaların bu bölgede çok etkili olabildiğini, özellikle kar yağışında havalimanının kapanacağını anlatmıştım. Sonrasında dönemin DHMİ Genel Müdürü ile bu konuyu konuşmuştuk ve bu konuşma Genel Müdür'e pahalıya patlamış, görevden alınmış ve çok eski bir dosyadan yargı karşısına çıkarılmıştı. Aradan yıllar geçti. Havalimanı yapıldı, hizmete açıldı. Ve haklılığım birkaç kez kanıtlandı. Ama bu kez tam olarak ortaya çıktı. Tabii yine de "Ne var kardeşim üç yılda birkaç gün kapansa ne olur" diyebilir bazıları. E, ne de olsa onlar Atatürk Havalimanı'na inebiliyor. Bu ülkede iyi ki bir Atatürk varmış bu yüzden diyoruz. Kömür out, nükleer in mi YAZARLAR 26.01.2022 - 10:39 Güncelleme: 26.01.2022 - 10:39 Dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'le ayak üstü sohbetimizden söz ettim biraz. Ayak üstü de olsa, Bakan Dönmez'den birkaç konuda önemli bilgiler alabildim. Mesela Akkuyu'daki nükleer santraldeki gecikmeyi sordum. Bu yıl sonunda, en geç 2023'te Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin ilk ünitesinin devreye alınacağını söyledi. Sonra da 3 yıl içinde diğer ünitelerin devreye gireceğini belirtti. "Arz fazlası olmayacak mı" diye sordum. "Olmaz. Çünkü biz de bir yandan büyüyoruz. Talebimiz artıyor" dedi. Büyümesek bile en azından doğalgaz çevrim santrallerine bağımlılığımız azalacaktı. "Bugünün piyasa koşullarında nükleerin fiyatı yüksek olmayacak mı" dedim. "Haklısınız başlangıçta biraz yüksek ama buna 60 yıllık hatta 80 yıllık yatırım olarak bakmak lazım. İlk 15 yılda yüksek gibi görünen fiyat sonrasında o kadar hızlı düşüyor ki, kullanım ömründeki fiyat ortalaması çok çok düşük olacak. 15 yıl pahalı 65 yıl ucuz diye düşünmek lazım" dedi. "Nükleerden vazgeçtiğini açıklayan ülkeler bile yeniden nükleere dönmeyi planlıyor çünkü karbon salınımının sonuçları ortada. Bunu kısmanın başka yolu da şimdilik görünmüyor" dedi. Bundan böyle gelişmiş ülkelerin kömürden kaçınacaklarını, mevcut kömür santralleri ekonomik ömrünü tamamladıktan sonra yeni kömür santrali yapılmayacağını