İnatçı keçi günah keçisi

Muharrem İnce'yi belagati güçlü bir siyasetçi olarak tanıdım yıllar önce. Tipik bir demagogdu. Ağzı çok iyi laf yapıyordu ve iktidarı kızdıran, güçlü bir konuşmacı idi. Bunun dışında pek çok zayıf yönü vardı ama Türkiye'de siyasetçinin makbulü ağzı iyi laf yapan, ne altında kalırsa kalsın laf altında kalmayan, taşı gediğine oturtandı. Partisi tarafından seçilmemek üzere Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesinde belagatının etkisi büyüktü. Yeterince destek almadığı halde belirli bir kitleyi çevresinde topladı ve partisinden yüksek bir oy aldı. Sonrasında önce kendi partisinde liderlik rüyaları görmeye başladı. Baktı orada olmuyor, ayrıldı. Kendine parti kurdu. Kurduğu partiden bir cacık olmayacağı kısa sürede ortaya çıktı. Siyaseten bitme noktasında idi. Ama şanslı adamdı. Top bir kez daha yuvarlanıp önüne geldi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birkaç puanlık bir potansiyeli, ona yeniden siyasette parlama şansı sundu. Bunu iki türlü değerlendirebilirdi. Eski partisi ile anlaşabilir, onların lehine adaylıktan çekilebilir, muhalif toplumsal beklentiyi karşılayabilir, partisine geri dönebilirdi. Böyle bir hamle ona, seçim sonucu ne olursa olsun CHP liderliğinin yolunu açabilirdi. Siyasi zeka, duygusal zeka bunu gerektirirdi. O bunu tercih etmedi. İntikam hisleri ile aday olmayı, aday kalmayı tercih etti. Farkına varmadığı ise şuydu. CHP'nin aradığı günah keçisi haline geldi. Kılıçdaroğlu'nu aday yapmak için uğraşan CHP içindeki kliğin günahlarını üstlendi. Normal şartlarda, Kemal Bey seçilemezse, suçlu adaylıktaki ısrarı ve ona "Siz aday olmalısınız" telkinini yapanlar olacakken, şimdi birden bire "olası kaybın" suçlusu haline getirildi. Emin olun, CHP içinde Muharrem İnce'nin bu tavrından son derece memnun olanlar vardır. Ne de olsa aradıkları keçiyi buldular. Bugün inatçı keçi... Seçimin kaybı halinde günah keçisi. Geçen sefer aslında çok da doğru olan mesajı ile kaybın sorumlusu haline getirilmişti. Şimdi de inadı nedeniyle getirilecek. CHP de kaybetse bile aynı tas aynı hamam yoluna devam edecek. 20 yıla rağmen yargı YAZARLAR Giriş: 31.03.2023 - 11:19 Güncelleme: 31.03.2023 - 11:19 ABONE OL Herkes zannediyor ki, iktidar baskısı altında monoblok bir hale gelmiş ve iktidarla aynı fikri savunan bir yargı var. Doğrudur, pek çok önemli davada, pek çok siyasi davada, iktidarın bizatihi takip ettiği davaların önemli bir bölümünde iktidarın istediği yönde karar alan bir "siyasallaşmış" yargı var. Ama yargının tamamının iktidarla aynı fikirde olduğunu, tamamının iktidara boyun eğdiğini, yasaları, Anayasa'yı iktidara peşkeş çektiğini zannediyorsanız çok ama çok yanılıyorsunuz. 21 yıllık, güçlü ve ezici iktidara rağmen, hala ve her şeye rağmen Cumhuriyet'in kazanımlarını savunan, hala Türkiye'nin medeni bir ülke olması için elinden geleni yapan bir yargı da var. Bunu adliyelere her gidişimde bir kez daha derinden hissediyorum. Türk yargısının pek çok kararında çok açık biçimde "Cumhuriyetçi" bir yargıya rastlayabiliyorum. Son örnek Nurettin Yıldız'ın açtığı bir davadan. Siyasal İslamcı din adamı Nurettin Yıldız, dayak yiyen kadınların hallerine şükretmesi gerektiği yolunda bir açıklama yapmıştı, muhtemelen hatırlarsınız. Bir hanımefendi de, bu iğrenç cümleye karşı "Senin gibi iti dinleyenlere yazıklar olsun" diye sosyal medyadan karşılık verdi. Kendilerine sosyal medyadan hakaretleri yargıya taşıyarak, buradan aldıkları tazminatlarla geçinmeyi yol edinmişlerin hepsi gibi Nurettin Yıldız da bu sözleri yargıya taşıdı. Sonuç ne oldu biliyor musunuz! Nurettin Yıldız'a "Senin gibi iti dinleyenlere yazıklar olsun" diyen hanımefendi beraat etti. Beraat kararını veren hakim bununla da yetinmedi "Kadına karşı şiddet suçtur ve şikayetçi insanları suç işlemeye teşvik ediyor" diyerek Nurettin Yıldız hakkında suç duyurusunda bulundu. 21 yıllık