Türk kaçtı yabancı da kaçmasın
Bir süredir gözümüzü içeriye çeviremedik. Gümrük tarifeleri, ticaret savaşları, Ukrayna-Rusya gerginliği, İsrail'in haydutluğu derken etrafımıza da tam bakamadık.
Bütün bu toz duman arasında son günlerde turizm merkezlerindeki bazı yanlış uygulamalar gündem olmaya başladı. Üstelik tam da turizmde yüksek sezonun başladığı bir dönemde.
Hani şu turistleri 'eğlendirmek' adına yapılan rezillikler...
Konu yeni değil aslında. Ama bu tür görüntüler kullanılarak içeride, dışarıda olumsuz propaganda yapılıyor. Ülke turizmi hedef alınıyor. Buna öncelikle sektörün izin vermemesi lazım. Çünkü turizmimiz baltalansın diye uğraşan 'düşman' çok. Dikkatli olalım.
O yüzden de kendimize bakıp tedbirli olmakta fayda var.
Hatırlarsanız. daha önceleri 'hanutçular' vardı. Yani işletmenize müşteri çekmek için yapılan bir nevi ayaklı reklam.
Baktığınızda bir pazarlama biçimi olarak görülebilir. Ama biz işi abarttığımız için vatandaşın kolundan tutup çekiştirmeye kadar gidince tedbir olarak yasaklanmıştı.
Bir dönem 'turist kazıklama' sorunumuz vardı. Kimse kızmasın ama biliyoruz, taksicisinden, restoranına, tekstilcisinden seyyarına herkes 'tek seferlik müşteri' gördüğü turistten 'ne kopartırsam kar' mantığı ile yüksek ücretler alır ve bu durum dürüst esnafı da zor durumda bırakırdı. Bu yanlışın sürdürülemez olduğu anlaşılınca yavaş yavaş terk edildi, hala ayrık otlar var onları da sektör kendi içinde temizliyor.
Biliyorsunuz yıllardır 'yüksek ücretler' sebebiyle Türk vatandaşları başta Yunanistan olmak üzere tatillerini dışarıda yapmaya başladı.
Sektör temsilcileri, 'Önceden ve tur olarak alındığı için' dese de 'Yabancıya daha ucuz, Türk'e daha pahalı' algısı devam ediyor.
Bodrum'daki 2.000 TL'ye satılan lahmacundan bahsetmiyorum. O ayrı bir sosyolojik durum. Bu parayı veren var ki satılıyor.