YILLAR önce üniversiteyi kazanıp İstanbul'a geldiğim günler...
Devasa bir şehirde taşralı genç bir öğrenci...
Büyüklerimin desteği ile kalacak yer de ayarlanıyor.
Valizimi alıp Fatih'e gidiyorum. Vefa semtinde kalacağım yurdun önündeyim.
Büyük ana kapının üzerindeki taş levhaya gözüm ilişiyor:
İlim Yayma Cemiyeti Yüksek Tahsil Talebe Yurdu...
Merdivenleri çıkıp o kapıdan ilk adımımı attığımda; hem öğrencilik hem iş hayatımda bana rehberlik edecek birikimin önemli bir bölümünü elde ettiğim, fikir dünyamı zenginleştiren, kardeşlik seviyesinde dostluklar kurduğum bir ilim yuvasına da girmiş oluyordum...
Aradan geçen yıllardan sonra, bir gün telefonum çaldı...
Genç bir arkadaş İlim Yayma Cemiyeti'nden aradığını, mezunlara ulaştıklarını anlattığında, o ilk gün gözümün önüne geldi. Sonra, her etkinliğe (pilav günleri, yılbaşı buluşmaları, konferanslar...) düzenli olarak davet eden mesajlar ulaşmaya başladı.
Anladım ki yurdumun bulunduğu semtin adı olan 'Vefa,' İlim Yayma anlayışının temel taşlarından birisi...
Dün İstanbul'da İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan