Enflasyonu hissetmek ve fırsatçılar

Temmuz ayı enflasyonu dün açıklandı. 14 aydır istikrarlı bir biçimde enflasyonda düşüş sürüyor.
Yüzde 75'lerden yeniden yüzde 33'e kadar geriledi. Yıl sonu hedefi yüzde 30'un altı. Bu hedef tutacak gibi görünüyor.
Düşen enflasyonun vatandaşın hayatını olumlu olarak etkilemeye başlaması önemli.
Yılın ikinci yarısıyla birlikte artık çarşı pazarda bu etkiyi hissedeceğimiz görülüyor.
Netice itibariyle 'enflasyon düştü' denildiğinde, 'fiyatlar düştü' denilmiyor. Enflasyon fiyatların artış hızını gösterdiği için, fiyatların daha yavaş yükseldiği anlamına geliyor.
Yüksek enflasyonda her hafta değişen etiketler, artık ayda ya da iki ayda bir değişiyor. Çok hızlı artan fiyatlar daha yavaş değişiyor.
Bu da sabit gelirli vatandaşın alım gücünü yukarı çekiyor. Kazancının değeri artıyor. Fiyatların artış hızı, yani enflasyon düştükçe bu alım gücü artacak, paranın değeri olacak.
Bütün dünya pandemi sonrası enflasyonla mücadele etmek zorunda kaldı. Çünkü, pandemide duran ekonomilerin üzerine atılan paralar bu yan etkiyi doğurdu.
Enflasyonla mücadele bütün dünyada teknik anlamda sürdürülüyor.
Faiz artırılıyor, ekonomiler soğutuluyor, piyasa mekanizmaları gözden geçiriliyor...
Ancak dünyadan farklı olarak bizde bir de ahlaki mücadele yapılıyor.
Çünkü bizde 'FIRSATÇI' diye bir kesim var. Onlar için neyin FIRSAT olacağının bir önemi yok. Yağmur yağması, kış gelmesi, deprem olması, bayram, Ramazan... Her şey fırsat olabilir.
Enflasyonist ortamlar da onlar için çok müsait zamanlar. Enflasyonun Fransızca ve İngilizce anlamlarına baktığınızda 'ŞİŞME', 'ŞİŞİRİLME' kelimeleri karşımıza çıkıyor.
Bizim fırsatçılar, bu anlamlarını çoktan çözmüş anlaşılan.
Ama meydan artık o kadar boş değil. Aylardır çok ciddi bir denetim mekanizması işletiliyor.
Hafta sonu Samsun'da Turkuvaz Medya'nın Türkiye İhracat Seferberliği zirvelerinin 14'üncüsünü gerçekleştirdik. Ticaret Bakanımız Ömer Bolat ile çok verimli bir oturum da yaptık. A Para Yayın Koordinatörü Özlem Doğaner ile