Gazze, büyük ölçüde harap olduktan sonra zulümde nispeten bir duraklama oldu.
İsrail zulmü ve işgalinin başladığı ilk günlerde başta Avrupa ülkeleri idarecileri olmak üzere çoğu ülke idarecileri İsrail zulmüne ya sessiz kaldı ya da destek oldu.
Fakat Avrupa ülkeleri başka olmak üzere neredeyse bütün dünya ülkelerinde yaşayan insanlar daha ilk günden itibaren İsrail zulmüne itiraz ettiler. Bu itiraz o nispette sürekli ve ısrarcı oldu ki, İsrail'e açık destek veren idareciler bile geri adım atmak zorunda kaldı.
Muhtemeldir ki hem İsrail hem de bu ülkenin zalim idarecilerine destek veren 'büyük devlet idarecileri' işin bu noktaya gelebileceğini düşünmemişlerdi. Onlara göre İsrail saldıracaktı ve dünya da seyredecekti. İdareciler yönünden kısmen böyle olmuş olsa da 'demokrat dünya insanlığı' bu zulme kesin bir kararlılıkla itiraz etti ve başka hesap yapanların hesapları da bu vesile ile inşallah bozulmuş oldu.
Gazze'de yaşananlar ve insanlığın buna karşı gösterdiği tepki haberlere şöyle yansımış oldu:
"Gazze'deki hükümetin basın ofisinden yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'ye 104 gündür sürdürdüğü saldırılarda 10 bin 800 çocuk ile 7 bin 250 kadının hayatını kaybettiği belirtildi. Gazze'de şu ana kadar 7 bin kişinin hala enkaz altında veya kayıp olduğu kaydedilirken, hastanelere ulaşan cenazelerin sayısının 24 bin 620 olduğu, 61 bin 830 kişinin de yaralandığı ifade edildi."
"Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü İtalyan Francesca Albanese, "İsrail, işgal altında tuttuğu halkla savaşamaz. Tarihi bir dönemdeyiz. İsrail, Gazze'de nüfusu öldürüyor. İşlevsel çok az hastane kaldı ve buradaki insanlar da acıdan ölüyor çünkü anestezi yok. Ya da dışarıdakiler açlıktan, soğuktan ölüyorlar. Katliamın durmasını, hemen ve şartsız bir ateşkes ilan edilmesini, rehinelerin de derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı."