"Veda Hutbesi"nin mesajları

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948'de hazırlanan ve 10 Aralık 1948'de BM Genel Kurulunun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilen "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi"nin kabul günü olan 10 Aralık, bütün dünyada ve tabiî ki Türkiye'de "İnsan Hakları Günü" olarak kutlanıyor.

"İnsan haklanı"nın en büyük düşmanı 'istibdat' anlayışı ile şekillenen idareler ve 'müstebit' idarecilerdir. İstibdat ve baskıya dayanan idare anlayışının 'hayvaniyet'ten geldiğini hatırlatan Üstad Bediüzzaman'ın şu beyanı ölçü olmadır:

Sual: "Şu pis istibdat ne vakitten beri başlamış, geliyor" Cevap: İnsanlar hayvanlıktan çıkıp geldiği vakit nasılsa bunu da beraber getirmiştir. Sual: "Demek istibdat, hayvaniyetten gelmedir." Cevap: Evet... Müstebit bir kurt, bîçare bir koyunu parça parça etmek, daima kavî zayıfı ezmek hayvanların birinci düstur ve kavânîn-i esasiyesindendir." (Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 167)

İşte 'Veda Hutbesi" en temel "insan hakkı bildirisi" olarak önümüzde duruyor. Her yıl 10 Aralık'da kutlanan "İnsan Hakları Günü"nde haklı olarak bu durumu bütün dünyaya hatırlatıyoruz; ancak "İslâm dünyası"nın bu 'hutbe'yi ne ölçüde hayata geçirdiği tartışma konusudur ya da öyle olmalıdır.

"Veda Hutbesi"yle ilgili bazı bilgileri aktarmakta fayda var: "Resûl-i Ekrem Vedâ Haccı (Miladi: 632) sırasında Arafat, Mina ve Akabe gibi yerlerde ashaba hitap etmiş ve kısa, veciz bir şekilde tavsiyelerde bulunmuştur. Bu hitabeler, Câhiz'in el-Beyân ve't-tebyîn (II, 31-33) adlı eseri başta olmak üzere bazı tarih kitaplarında derlenerek uzunca bir Vedâ Hutbesi metni teşkil edilmiştir. Resûlullah'ın arefe günü Arafat'ta irat ettiği ilk hutbe (...) Sahâbîler tarafından nakledilmiştir. Câbir b. Abdullah'ın anlatımına göre Hz. Peygamber Arafat'a gelince Nemire'de kendisi için kurulan çadıra yerleşmiş, güneş batıya doğru kayınca devesiyle vadinin ortasına gelmiş ve deve üzerinde ashaba hitap etmiş, Rebîa b. Ümeyye b. Halef adlı Sahâbî de söylediklerini tekrarlamıştır. (...) Bazı rivayetlerde ise hitabelerin zamanı verilmemektedir. (...) Hz. Peygamber'in bu hutbelerinde söylediği sözler âdeta bir vedalaşma gibidir. Orada bulunanların şahsında bütün ümmetine mesajlar veren Resûlullah, hitabelerinin sonunda Ashaba Allah'ın kendisine verdiği tebliğ görevini yerine getirip getirmediğini sormuş ve "evet" cevabını alınca, "Tebliğ ettim Allah'ım, şahit ol!" demiştir. (...)