Türkiye AB'nin parçası olamaz mı

31 Mart 2024 Pazar günü yapılan mahalli idare seçimlerinde sandıktan çıkan neticelerin yansıması hem içeride hem de dışarıda devam ediyor ve beklendiği gibi uzun süre daha devam edecek.

İktidar cenahının böyle bir neticeyi beklemediğini hatırlatmaya gerek yok.

Ellerindeki medya gücüyle, taraftarlarına da öyle bir tablo çizdiler ki; iktidara destek verenler de sandıktan çıkan neticeyi kavramakta zorlanıyorlar. Onlara göre 'ceket'leri aday olsa dahi kazanacaklardı, öyle inanmış ve öyle de kabul etmişlerdi.

Sosyal medyada sağa sola laf yetiştirmeye çalışan tarafgir hesapların da ayakları kısmen yere değmiş görünüyor. Hatta bazıları kendi aralarında "Sen suçlusun, milleti yanılttın. Yok, sen suçlusun, reisi yanılttın" diyerek 'kavga'ya tutuşmuş vaziyetteler. Çok az sayıda iktidar muhibbe, gerçek 'suçlu'yu tespit ve teşhis etmiş; ancak bunu ifade etmekte de zorlanıyorlar. "Pencereden seyret, içlerine girme" prensibi gereği bizim görebildiklerimiz tablo böyle.

Tabii ki Avrupa canibinden de dikkat çekici yorum ve değerlendirmeler geliyor. Bu değerlendirmelerden birini de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Avrupa Parlamentosu Kanadı Eş Başkanı Sergey Lagodinsky yapmış. Lagodinsky'in 31 Mart 2024 tarihindeki yerel seçimlere ilişkin yazılı bir açıklamasında şu tespitler var:

"Türk halkını 31 Mart'ta yapılan yerel seçimler dolayısıyla kutluyoruz. Ön raporlar ve sonuçlar ışığında, demokratik seçim kurumunun genel işleyişini takdirle kaydediyoruz. Bazı istisnalar hariç, Türk halkının iradesi sandık sonuçlarına yansımıştır. Bununla beraber, adaylar eşit şartlarda yarışmadığı için hiçbir seçimin adil olarak algılanamayacağından endişe duymaya devam ediyorum. Siyasi muhaliflerin sürekli olarak sindirilmesi, hatta hapse atılması, özgür ve bağımsız medyanın eksikliği bu kaygılandırıcı ortama katkıda bulunmaktadır.

"Sayım sonrasında olası usulsüzlüklere dair raporları yakından takip ediyoruz. Beklentimiz, seçilen tüm belediye başkanları ve meclis üyelerinin, siyasi veya etnik kökenlerine bakılmaksızın, demokratik oylarla kendilerine verilen görevlere getirilmeleridir. Oyların sayımıyla ilgili şüphelerin olması hâlinde yeniden sayım yapılabilir, ancak bunlar meşru kazananları engellemek için araçsallaştırılmamalıdır. Genel olarak, seçimlerin sonucu son yıllarda tekrarlanan aksaklıklara rağmen Türk toplumlarındaki demokratik güç ve yapıların hâlâ canlı olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin ve vatandaşlarının Avrupa ailesinin bir parçası olarak demokratik bir geleceği hak ettiğine olan inancımı koruyorum." (ankahaber.net, 4 Nisan 2024)