TRT'ye yakışan nedir
Devletin, dolayısıyla milletin imkânlarıyla kurulan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun (TRT) yaptığı yayınların; kuruluş maksadına uygun şekilde 'tarafsız' olduğu söylenebilir mi
TRT'nin yayınları geçmiş yılarda da eleştirilmiştir. Bilhassa muhalefet partileri, "Bize yeterince yer vermiyorsunuz" diyerek TRT idarecilerini tenkit etmiş ve daha fazla 'hak' talep etmişler. Bu şikâyetlerde ekseriyetle doğru bir şikayetti; ancak şu anki durumla o günleri kıyaslamak bile imkânsız. Şimdiki halde bu denge o kadar 'iktidar lehine' değişti ki; anlamak, anlatmak ve izah etmek mümkün değil.
TRT ve benzeri 'kamu rululuşlar'nın yaptığı yayınlara bakıldığında 'tarafsız yayın' anlayışının tamamen terk edildiğini ve farklı seslere, muhalefete neredeyse hiç yer verilmediği görülür. Bu durum en fazla seçim zamanlarında dikkat çekiyor. Meselâ, iktidarla ilgili haberlere 60 dakika ayıran TRT, muhalefet partilerine belki 3, belki 5 dakika bile ayırmıyor.
Konu ile ilgili bir haber, yaşananları anlamak için faydalı olabilir. Haber kısaca şöyle: "TRT Haber'in seçim öncesi karnesine baktığımızda; 1 Ocak ve 10 Şubat 2024 tarihleri arasındaki 40 günlük yayın kayıtları incelendiğinde, (... iktidarın) ekrana getirilme süresi 1945 dakika olarak kayda geçmişken; (... muhalefetin) ekrana getirilme süresinin 25 dakika, (olduğu) tespit edildi. TRT Haber'in 19 Mart 2024 tarihli 24 saatlik yayını incelendiğinde ise, canlı yayınlar ve haber bültenlerinde (... iktidar) adaylarına 6 saat 35 dakika yer verilirken; (...muhalefet) ise gece yarısı yayınlanan 2 bültende sadece 67 saniye yer alabildi." (habersen.org.tr, erişim: 4 Mayıs 2025)
Elbette bu haber, yaşanan çarpıklığı görmek için sadece bir misaldir. İş sadece bununla da sınırlı kalmıyor. "Kamu yayıncılığı, tarafsız yayın" yapması icap eden 'devletin haber ajansı' da bu yönüyle TRT'yi aratmıyor. İktidar mensuplarının 'haber'lerine fazlaca yer vermek bir yana, mahalefete mensup belediyeri karalamak için özel gayret sarf ediyorlar. Meselâ, Gaziantep'de belediyeye ait bir olumsuzluk olsa haber değeri görülmezken; İstanbul'da bir otobüsün lastiği patlasa ya da yansa 'manşet' olarak duruluyor. Peki bu yapılanı 'kamu yayıncılığı ve tarafsızlık' ile izah etmek mükün olabilir mi